Parlamenter demokratik sistemin en iyi uygulandığını gösteren yer parlamentodur. Türk parlamentosunun bu konuda başarılı olduğunu söylemek ne yazık ki pekte mümkün değil. Bunun en güzel örneklerinden biri de iktidar ve muhalefet arasındaki ilişkilerdir.
Siyasi partiler, muhalefet-iktidar ilişkilerini kendi bulundukları konuma göre değerlendiriyor; hatta zaman zaman ülke çıkarlarını göz ardı edebilcek noktaya bile getirdikleri görülüyor. Konulara veya olaylara demokratik olgunluk ve ülke çıkarları açısından bakmak yerine muhalefet etmek veya iktidar olmak,iktidarda kalabilmek düşünce noktasında bakılıp durulmuştur.
Uzun yıllar boyunca Her iktidar, iktidarlığını sağlamlaştırmak ve kamuoyunu kendi çevresinde toplamak için hem iktidarı devraldığı siyasi kadrolara hem de iktidarı için tehlikeli gördüğü muhalefete, muhalefet ise iktidara karşı suçlamalarda, itirazlarda bulunup durmuştur. Hatta bazen kendi içlerindeki çürüklerle bile söz savaşı ettiklerine şahitlik edip durmuşuzdur.
İktidar ve muhalefetler yönelttikleri bu suçlamalarda haklı ya da haksız mı idiler? Bilinmez ama bu suçlamaların bir mantığı siyasette bir karşılığı bir doğruluğu, bir edebi illaki olmalıydı.
Kimi zaman hak verip destekledik, kimi zaman karşı çıkıp eleştirdik, kimi zamanda gerçek amaçlarının "ülke ve halka hizmet" edeceklerini unutup kişisel rant meselesine dönüştürmelerine sesli sessiz tepki vererek izledik.
Evet yıllardır, süre gelen iktidarın muhalefete, muhalefettin iktidara yaptığı siyasetin tadı tuzu cilvelerinden, olmazsa olmazı olan kavgaları tartışmaları, "yaptık- yapmadınız, doğruyuz - yanlışsınız, haksızsınız- haklıyız, söylediniz-söylemedik"....ve bir çok nedenle birbirlerini suçlayıp aslolan Ülkenin ve halkın sorunlarını, taleplerini, ihtiyaçlarını, hizmet hakikatlerini, gerekçelerini birbirlerini suçlayarak askıya alarak, gerilemeye neden olan bu cilvelerin yerine, gerek iktidarı gerek muhalefeti, hatasıyla doğrusuyla yargılamak, suçlamak, eleştirmek, baş başa bırakmak yerine, Ülke için ortak kaygı güdüp yapılacak olanın yada yapılan hataya, doğruya karşın, yapılması ve yapılmaması gerekenleri olumlu alternatif yorum ve düşünceleri adap ve saygı ile sunarak tek kaygılarının Ülke ve toplum olduğunun bilincini bizlere yansıtmak göstermek gerekmez mi? Ülkenin eksikliklerini doğru tespit ederek, uzlaşma içinde, çare olmak zorunda değiller mi?
Sonucu ne olursa olsun yapılan yapılmayan, kabul edilip edilmeyen her şey bizler ve Ülkemiz yararı için değil mi? .
Halkın onlardan beklentisi, olaylara kendi bulundukları konuma göre değil, ülke yararına göre bakmalarıdır. Artık halk yıllardır süregelen bu iktidar-muhalefet, muhalefet - iktidar ilişkilerini kişisel rant, güç, gösteriş, menfaat kavgalarını, demokratik yetersizliği ve saygı eksikliğini görmek istemiyor, çözüm odaklı tek kaygılarının ülke toplum çıkarına uygun bir parlamenter sistemle yapılmasını, yaşatılmasını umut ediyoruz
Sözün kısası şudur ki; kişisel ya da bütüne rol yapmayı bırakmayıp her şeye herkese oynayanlar , gün gelir kendi rollerinide halkın otoriter gücüyle kaybederler... Tek ve ortak kaygınız Ülke ve Halk olsun...
Kalın Sağlıcakla