Diriliş Ertuğrul 108. Bölümü bu akşam TRT1'de yayınlandı. Peki Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat kimdir, nerede vefat etmiştir. Sultan Alaaddin'i kim neden zehirlemiştir? Diriliş Ertuğrul Alaeddin Keykubat ile ilgili merak edilenler haberimizde.
TRT1'in reyting rekorları kıran dizisi Diriliş 'Ertuğrul' bu akşam yeni bölümü ile ekranlara gelecek. Son bölümde Sultan aşçısı Çaşniğir Nasırüddin Ali tarafından zehirlenen Sultan Keykubat gerçekte nasıl ölmüştür? Peki Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat kimdir? Detaylara haberimizden ulaşabilirsiniz.
I. Alaeddin Keykubad Kimdir?
I. Alaeddin Keykubad, Saltanatı bçoğu günümüze kadar erişen eserleri ile idari ve askeri bakımdan hem şahsına hem de devletine kazandırdığı prestij nedeniyle Anadolu ve dünya tarihinin kaydettiği en dirayetli Anadolu Selçuklu sultanıdır.
I. Alaaddin Keykubad’ın babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev tahtı kardeşi Rükneddin Süleyman'a bırakmak mecburiyetinde kalıp 1196'da İstanbul’a gurbete gitmiştir. Gıyaseddin Keyhüsrev 1205 yılında İstanbul'dan dönüp yeniden Selçuklu tahtına geçince Keykubad'ı altı sene kalacağı Tokat'a melik tayin etti. Meliklik döneminde bastırdığı paralarda “el Melikü'lmansur Alaüddevle ve'ddin Nâsıru emiri'lmü'minin” unvan ve lakabını kullandığı görülmektedir.
1205’te Tokat meliki (valisi) tayin edilerek devlet yönetimi görevine başladı. 1211 yılında babasının Alaşehir Savaşe Sultanlığa önce ağabeyi I. İzzeddin Keykavus en büyük oğul olduğu için devlet erkanı tarafından Kayseri'de sultan ilan edilince, ağabeyinin hükümdarlığını kabul etmeyip ittifakına aldığı Ermeni Kralı Leon ve Erzurum meliki olan amcası Mugisüddin Tuğrul Şah ile birlikte Kayseri'yi muhasara etti. Ancak sonuç alamayıp Ankara Kalesi'ne çekildi, erzak stoku tükenince kendisine ve Ankara halkına zarar verilmemesi şartıyla teslim oldu ve Malatya’daki Minşar Kalesine hapsedildi.
Ağabeyi I. İzzeddin Keykavus 1220 yılında vefat ederken tahtın I. Alaeddin Keykubad'a verilmesini vasiyet etti. Kendisi bu sırada Kezirbert kalesinde hapiste bulunuyordu. Vasiyet üzerine hapisten çıkarıldı ve büyük bir törenle Konya’ya getirtilip 28 yaşında iken Selçuklu tahtına oturmuştur.
Batıda Bizanslıların yanı sıra, Doğuda Moğol Tehlikesinin başgöstermesi üzerine Eyyubîlerle dost olmanın faydasına inanan I. Alaeddin Keykubad, tahta geçer geçmez Eyyubi Hükümdarı elMelikü'lAdil'in kızı Melike Adile ile evlenmek suretiyle Eyyubilerle bozulmuş olan ilişkileri düzeltme yoluna gitti.
Alaaddin Keykubad tahta geçtikten sonra yaklaşan Moğol tehlikesine karşı tedbirler aldı. Başta Konya, Sivas ve Kayseri olmak üzere birçok şehirde kale ve surları tamir ve tahkim ettirdi. Kale ve Sur’u olmayan yerlerde kale ve sur inşa ettirdi.
Moğolların Bağdat'a hücum etme ihtimali üzerine, yardım isteyen Halifenin hizmetine ordu gönderdi. Moğol hücumu olmayınca bu beş bin kişilik ordu geri döndü.
Anadolu Selçuklu Devletini döneminde dünyanın en zengin, en ihtişamlı devleti haline getiren Sultan I. Alaeddin Keykubad, Anadolu'yu baştanbaşa imar etmiş ve ilim müesseseleri igerçekleştirmiş büyük bir devlet ve kültür adamıdır.
Sultan Alaaddin bir taraftan da fetih hareketlerine girişmişti. İlk olarak 1223'te Akdeniz'in mühim noktalarından Kalonoros'u (Şimdiki Alanya) fethetti. Bu güzel limana kendi ismine izafeten Alâiye (Alanya) dendi. Burada büyük bir tersane kurdurarak deniz filosunu güçlendirdi. Şehri kendisine teslim eden Kyr Vart'ın kızı ile evlendi.
I. Alaeddin Keykubad, Trabzon-Rum İmparatorluğunun gücünü kırmak için Sinop’ta bir donanma kurdu. Bu arada Selçuklu tüccarlarının şikayetleri üzerine Kastamonu emiri Hüsameddin Çoban’ı Karadeniz donanmasıyla Kırım Seferine memur etti. Emir Çoban önemli bir ticaret şehri olan Sugdak’ı fethetti. Şehirde bir cami inşa ettirdi ve askerlerini yerleştirdiği bir garnizon kurdu. Ruslar, Sugdak’ın Selçuklu hakimiyeti altına girmesini tanımak zorunda kaldılar. Çavlı Bey de Silifke'ye kadar olan Akdeniz kıyılarını fethetti. Güneyden gelen ticaret yollarını tehdit eden küçük Ermenistan krallığını cezalandırmak üzere Mübarezeddin Çavlı ve Mübarezeddin Ertokuş kumandasında bir ordu göndererek İçel’i devletin toprakları arasına kattı. Moğol istilasına karşı Harzemşah Hükümdarı Alaeddin Muhammed'in oğlu Celaleddin Mengüberti ile ittifak denemesi yapmasına rağmen, Mengüberti'nin dar görüşlü olması sebebiyle bu girişim sonuçsuz kaldı.
Mengücekoğulları huzursuzluk çıkarmaya başlamışlardı. İleride Moğollarla yapacağı çarpışmalarda Erzincan ve havalisini ellerinde bulunduran Mengücekoğulları tarafından arkadan vurulacağını hesap eden Alaeddin Keykubad bu bölgeyi garantiye almayı düşündü ve 1225'te Erzincan'ı fethederek Mengücekoğullarını ortadan kaldırdı. 1225-28 tarihleri arasında Mengücüklerin başına geçen Davud Şah bin Behramşah’ın Anadolu Selçukluları aleyhine Tuğrul Şah, Harezmşah Celaleddin Mengüberdi ve İsmaili reisi Alaeddin’le ittifak ettiğini duyan Alaeddin Keykubad, bunlara karşı harekete geçerek Erzincan, Kemah ve Şebinkarahisar’ı devletisaldırdı. Bunun sonucu Yassıçimen’de 1230’da vuku bulan savaşta Celaleddin’i büyük bir yenilgiye uğrattı ve Erzurum’u kolayca ele geçirdi.
Gergoman Noyan komutasındaki Moğollar Sivas’a kadar gelerek, buraları yakıp yıktılar. Selçuklu kuvvetleri, Moğolları Erzurum’a kadar takip ettiyse de yetişemedi. Bu Moğol akınının, Gürcü kraliçesi Rosudan’ın tahrikiyle meydana geldiğinin anlaşılması üzerine, Gürcistan’a sefer düzenlendi. Gürcülerle yapılan savaşlarda, Gürcü kuvvetleri bozguna uğratıldı ve yapılan anlaşmayla Gürcistan’da bazı kaleler, Anadolu Selçuklu Devletine bırakıldı.
Kilikya Ermeni Krallığını üç taraftan gönderdiği ordularla sıkıştırıp küçülten sultanın fethettiği İçel bölgesine yerleştirdiği Türkmenler bilahare Karamanlı Beyliği'nin teşekkülüne sebep olacaktır. Gürcistan'a gönderdiği bir ordu ile kraliçeyi tabiiyetine soktu. Van Gölü havzasını Eyyubiler'den aldı. Ancak bu fetih, Eyyubilerle arasının bozulmasına yol açtı. Eyyubilerin gönderdikleri orduyu, Torosların güneyinde yenerek, Harput ve Urfa’yı ele geçirdi.
Tarihlerin kaydettiği büyük idarecilerden birisi olan Alaeddin Keykubad, idareciliği esnasında devleti ihtişamın zirvesine çıkarmıştır. Takip ettiği dâhice bir ticaret ve iktisat siyaseti ile Anadolu Selçuklu Devletini dünyanın en zengin ve en müreffeh ülkesi haline getirmişti. Ülkeyi bir uçtan bir uca yollarla kervansaraylarla donatmıştı. Surlar, kaleler ile yeni şehir ve kasabaların inşası yanında, kervansaray, cami, medrese, hastahâne ve köprü yapımı gibi imar faaliyetinde bulunarak ülkeyi mâmur hale getirdi. Ordu ve donanmaya çok ehemmiyet verdi. Mükemmel bir ordu kurdu. Şeker, dokuma ve silah imalathaneleri kurdurdu.
Beyşehir Gölü üzerinde Kubadabad, yazları oturduğu Kayseri yakınlarında da Keykubadiye mamurelerini inşa ettirdi. Cami, medrese, kervansaray ve hastane gibi pek çok büyük bina ve müesseseler yaptırarak unutulmaz eserler bıraktı. Konya Alaeddin Camii ve Beyşehir Kubadabad Sarayları yaptırdığı en önemli eserlerdir. Yaptırdığı kervansaray, kale ve sarayların kalıntıları Anadolu’nun muhtelif yerlerinde hala bulunmaktadır.
I. Alaeddin Keykubad, siyasi başarılarının yanı sıra ülkesinin iktisadi ve kültür yönünden de gelişmesine önem vermiş, yaptığı seferler ile ticaret yollarının güvenliğini sağlamış ve bu maksatla birçok kervansaray inşa ettirmişti. İlim ve kültür ile uğraşanları himaye etmiş, Moğollar önünden kaçan Türkistanlı ve İranlı alim, şair ve sanatkarlara kucak açmıştı. Devlet işleri, askeri seferleri, ilmi ve edebi meşguliyet ve sohbetleri dışında eğlenceye de vakit ayırır; mızrak, ok, top ve satranç oyunlarından hoşlanırdı. Müzik, resim, oymacılık, marangozluk sanatlarında ve mücevheratı takdirde çok mahir idi.
Kendisi de âlim bir zat olan Sultan Alaeddin Keykubad ilme ve âlime son derece değer verirdi. Tanınmış âlimleri davet eder, onları mükemmel surette ağırlardı. Konya'ya gelen Bahâeddin Veled ve oğlu Celaleddin Rûmî'ye (Mevlana) büyük hürmet göstermişti.
Alâeddin Keykubat Gerçekten Zehirlendi mi?
Tarihte Ertuğrul Gazi ile Sultan Alaaddin Keykubat'ın yüz yüze görüşüp görüşmediği merak ediliyor. Tarihi kaynaklarda böyle bir bilgi yer almazken, Ertuğrul Gazi, Selçuklu Devletine bağlılığını daima sürdürdü. Ertuğrul Gazi, Selçuklu ve Harzemşahlar arasında gerçekleşen Yassıçemen Savaşı'nda Selçuklu Ordusu'na yardım etmiştir. Sultan, Ertuğrul Gaziye iltifat ederek hil'at gönderdi ve Ankara yakınındaki Karadağlar mıntıkasını ıkta olarak verdi (1230). Ertuğrul Bey, bir müddet burada kaldıktan sonra, oğlu Savcı Beyi Konya'ya gönderince, Bursa ile Kütahya arasındaki Domaniç Dağları yaylak, Söğüt ile Karacaşehir kışlak olmak üzere kendilerine verildi. Bunun üzerine Ertuğrul Gazî aşiretiyle beraber gelip, Söğüt ve Domaniç'e yerleşti.
Sultan Alaeddin'in tarihte zehirlenip, zehirlenmediği merak edilen bir konu.Tarihi kaynaklara bakıldığında böyle bir olayın yaşanmadığını söyleyebiliriz. TRT1'de yayınlanan Diriliş Ertuğrul'da Sultanın zehirlenmesi gerçek hayatta yaşanmamıştır.
Sultan Alaeddin Keykubat Nasıl ve Nerede Öldü?
Kendisinin ölümünden sonra, hanımları Mahperi Hatun ile Melike Adile Hanım Kayseri'den ayrılmamışlardır. Mahperi Hatun, kendi adıyla anılan Hunat Camii, Medresesi ve hamamını yaptırdı.
I.Alaeddin Keykubad tarafından yaptırıldığı konusunda yanlış bir kanaat bulunan, Konya şehir merkezinde Alaeddin Tepesi üzerinde yer alan Alaeddin Camii, en büyük Selçuklu camisi olup en son Prof. Dr. Remzi Duran'ın cami kitabelerinden yola çıkarak yaptığı değerlendirmeye göre, Sultan I. Mesud zamanında mevcut olan yapı, Sultan II. Kılıç Arslan zamanında tamir ve ilave görmüş, Sultan I. İzzeddin Keykavus döneminde genişletilmiş ve nihayet I. Alaeddin Keykubad zamanın da tamamlanmıştır.
Kaynak:Biyografi.info
Alâeddin Keykubat Ertuğrul Gazi İle Görüştü mü?
Tarihte Ertuğrul Gazi ile Sultan Alaaddin Keykubat'ın yüz yüze görüşüp görüşmediği merak ediliyor. Tarihi kaynaklarda böyle bir bilgi yer almazken, Ertuğrul Gazi, Selçuklu Devletine bağlılığını daima sürdürdü. Ertuğrul Gazi, Selçuklu ve Harzemşahlar arasında gerçekleşen Yassıçemen Savaşı'nda Selçuklu Ordusu'na yardım etmiştir. Sultan, Ertuğrul Gaziye iltifat ederek hil'at gönderdi ve Ankara yakınındaki Karadağlar mıntıkasını ıkta olarak verdi (1230). Ertuğrul Bey, bir müddet burada kaldıktan sonra, oğlu Savcı Beyi Konya'ya gönderince, Bursa ile Kütahya arasındaki Domaniç Dağları yaylak, Söğüt ile Karacaşehir kışlak olmak üzere kendilerine verildi. Bunun üzerine Ertuğrul Gazî aşiretiyle beraber gelip, Söğüt ve Domaniç'e yerleşti.
Diriliş Ertuğrul Dizisi'ndeki gibi Sultanın Kayı Obası'na gelip Ertuğrul Gazi ile bir görüşme yaptığına dair bilgi bulunmuyor.