Liyakat


Doğan İlgun

Doğan İlgun

29 Şubat 2016, 21:22

Liyakati kuvvetten daha değerli, daha yüksek gören Ömer Seyfettin’den; Gülşen-i Mülûk’ta siyasetçilere nasihat ederken liyakat ehli olmayanın zalim olacağını öne sürenMehmedZa’ifi’ye  pek çok kişi aslında bu kelimenin insanlar için, devletler için ne kadar önemli olduğunu dile getirmiştir. Yerine kullanılabilecek o kadar sözcük varken hiçbir varisi kabul etmeyen liyakatahakkını verdiğimizde; nitelikli iş sayısını arttıracak, adaleti sağlayacak, güven telkin edecek, aidiyet duygusu katacak içi gerçekten dolu bir kelime. Ve belki de bizi Asım’ın nesli gibi beklediğimiz nesile kavuşturacak olan ilham.. Bu ilhamı en güzel değerlendirenlerden birisi de şüphesiz ki adaletin sultanı, emirü’l -mü’mininsıfatıyla şereflenmiş, Hz. Ömer’dir. O devleti adalet ve liyakatin üzerine oturtmuş, liyakat ehli olanlarla devletin işlerini yürütmüş, yöneticilerini bu kıstaslara göre belirlemiş bir halifedir. Onun örnek almamız gereken en önemli özelliklerinden biri de tam da budur; liyakat.O  dünya tarihine liderliğiyle, komutanlığıyla, devlet adamlığıyla iz bıraktıysa bu özelliğinin önemi büyüktür. Biz de toplumun en küçük biriminden en büyük birimine, en alt seviyesinden en üst seviyesine kadar her alanda bu değeri tekrar canlandırmalı, hak edene hak ettiği değeri, saygıyı verebilmeliyiz. Bu sağduyuyu ne zaman tam olarak gösterebilirsek o zaman gerçek anlamda hep övündüğümüz Osmanlının torunu olmayı hak etmiş ve başarmış oluruz.  Yöneticilerimiz liyakatleri doğrultusunda atanırsa, bir makama hak etmiş, insanları idare edebilecek yeterliliğe ve donanıma sahip kişiler gelirse devletin tüm kademeleri görevlerini tam anlamıyla yerine getirebilir ve saat gibi işleyen bir sisteme sahip oluruz. Böylecekimse kimsenin önünü kesmeye çalışmaz, herkes yerini bilir, insanlarda devlete ve sisteme karşı bir güven duygusu gelişir, kişiler de bir yerlere gelmek için tanıdık bulmak yerine çalışmayı tercih eder ve herkes alınan kararlara seve seve itaat eder.

Tarih her zaman liyakate önem veren insanların elinde şekillenmiştir. Bu isimlerden biri olan Koçi Bey’in;"Yüksek makamların şunun bunun aracılığı ile verilmesi doğru değildir. En bilgilisi hangisi ise ona verilmek gerektir... Bir cahilin, sırf eskidir diye bir bilgilinin önüne geçmesi haksızlıktır. Bilgi ve diyaneti olunca, genç de olsa zarar vermez. Yaşlı ile genç, bilgi ile marifette eşit olunca yaşlının önüne geçmesi daha doğrudur. Amma bilgi ve marifetten yoksun olunca 1000 yaşında da olsa halka faydası olmaz. Ve hakkı yanlıştan ayıramaz." sözlerinden de liyakatin devlet için ne kadar önemli olduğunu ve bunu sağlamanın bizim elimizde olduğunu anlamamız gerekir.Eğer elimizdekilerin bizlere verilen birer emanet olduğunu bilir ve Kur’an-ı Kerim’de geçen: “Şüphesiz Allah, emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor! Doğrusu Allah, işitendir, görendir.”(Nisa 58) ayetlerini rehber edinirsek güzel günlere daha kısa sürede kavuşuruz.

 

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
kamil su - 8 yıl önce
Çok doğru bir tespit ama nerde o günler dayısı olanlar makama oturuyor ve ben neymişim be abi demeye başlıyor.