16 Nisan Referandumu, Türk Devlet Geleneğinin Kadim Bürokratik Devlet-Milli Devlet çelişkisinde Milli Devlet lehine 1950, 2002 seçimleri ile birlikte en önemli yol ayrımıdır. Referandumda vereceğimiz ‘HAYIR’ oyu bürokratik iktidar alanını genişletirken, ‘EVET’ oyu, bürokratik iktidarın karşısındaki sivil alanı ve siyasetin alanını genişletecektir. Bileşik kaplar teorisi…
Parçalı parlamento aritmetiği içinden çıkan hükümetin göreve devam edebilmesi için parlamento çoğunluğunun hükümete desteği zorunluluktur. Parlamenter sistemin doğasında bu vardır. Bu desteği temin için ya seçim sistemleri ile maniplatif oynamalar yapılmakta ya da milletvekilleri ikna odalarında ikna edilmektedir. Her iki halde de temsilde adalet ilkesi ile siyaset etiği zarar görmekte, siyaset meşruiyetini kaybetmektedir. Ülke zayıf hükümetlere mahkûm edilmektedir. Hükümet zafiyetinin boşalttığı alanı ise bürokrasi ile demokrasi dışı güçler, vesayet odakları doldurmaktadır. Partiler doğal bir zorunluluk olarak, milletvekili listelerini tanzim ederken parti disiplinine sadık adayları tesbite çalışmaktadır. Milletvekillerimiz, milletin vekili değil, partinin vekili olmak zorunda bırakılmaktadır. SADAKAT, bürokratik ve siyasal karar mekanizmasına dahil olmak için temel nitelik olmaktadır. Bunun çözümü parlamento ile hükümet sistemi arasındaki bağın koparılmasıdır. Bu tesis edildiğinde, birbirinden bağımsız hükümet ve parlamento, kendi ihtiyacı olan insan kaynağını kendi önceliklerine göre temin edebilecektir. Bu da hükümet üyeleri için teknokrat yönü ağır basan bir profili, parlamento üyeleri için ise temsil ettiği millet ile aidiyet, ilişki kurabilen bir vekil profilini hakim kılacaktır. Yani LİYAKAT’ı tesis edecektir. 2003-2017 dönemindeki kısmi stabilizasyon ise Parti Kapatma Davaları, e-muhtıra, Ergenekon, Balyoz Darbe Süreçleri, 17-25 Aralık Operasyonları, 15 Temmuz İhanet Gecelerine rağmen parlamenter sistem için bir istisnadır. Ak Parti’ye yönelik halkın güçlü ve sürekli desteği ile Ak Parti Liderliğinin Milli Görüş Geleneğinin insan kaynağını etkili kullanması bu istisnayı inşa etmiştir.
En önemlisi üçüncü neden;
Haziran 2015 seçimleri sonrasında karşı karşıya kaldığımız hükümetsiz kalma ihtimali… İtalya gibi bazı parlamenter sistemlerde seçim sistemlerinde oynama yaparak maniplatif çözümlerle bulunan hükümetsiz kalma ihtimalinin yok edilmesi, seçim kanunlarında yapılan düzenlemelerle değil, daha doğrudan daha ahlaki ve daha demokratik bir yöntemle referandumda ‘EVET’ ile mümkün olabilecektir.
Mübarek olsun…
Memur-Sen, sadece bir sendika değildir…
Hafta sonu Antalya’da Memur-Sen 5.Büyük Türkiye Buluşması Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla yapıldı. 81 ilden yoğun katılımın olduğu programa, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Memur-Sen Onursal Başkanı ve TBMM Meclis İdari Amiri Ahmet Gündoğdu, Sağlık-Sen Onursal Başkanı ve AK Parti Milletvekili Mahmut Kaçar, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Memur-Sen ve Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı sendikaların yönetim Kurulu üyeleri, Memur-Sen 81 İl temsilcisi, Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı sendikaların şube başkanları ve çok sayıda davetli katıldı. Programa bu kadar üst düzey misafirin katılımı, Memur-Sen’in Türkiye için ne kadar önemli bir teşkilat olduğu göstermesi açısından gösterge idi. Misafirlerin ayrılmasından sonra cumartesi günü sabah namazına kadar süren çalıştaylar, toplantılar ile Memur-Sen’e bağlı sendikaların 2017 Ağustos toplu sözleşme stratejileri ile referandum sonrası yoğun bir gündem yaşatacak olan Yeni Türkiye’nin yol haritası yapılandırıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan’ın “Çağın Yunus Emre’si Kurucu Genel Başkan rahmetli Mehmet Akif İnan, Sendikayı sadece memurların hukukunu savunan bir çatı olarak değil aynı zamanda bir uyanış ve diriliş hareketi olarak görmüştür. Bir taraftan sendikal mücadele verirken, Kudüs'ün, Filistin'in dünyadaki bütün mazlumların acısını bir kor gibi yüreğinde taşımıştır. Her bir sendika şubesini fikri tartışmaların yapıldığı, güncel meselelerin konuşulduğu bir kültür evi, bir ilim yuvası olarak tasvir etmiştir.” Sözleri ‘Bizim İçin Eğitim-Bir-Sen Yalnızca Bir Sendika Değildir.’ Başlıklı yazımızda ifade ettiğimiz misyonun Cumhurbaşkanımız tarafından benimsendiğini, deklare edildiğini görmek, ‘Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşırlar.’ Hikmetinin tahakkuku olarak değerlendirdik, gurur duyduk. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyib Erdoğan’ın ‘Biz Sizdeniz, Siz de Bizdensiniz.’ Sözleri de bu ayniyetin tescili olarak not ettik. Elhamdulillah…