Adalet Mülkün Temeli, Eğitim ve Öğretmen Milletin Geleceğidir

Eğitim Bir-Sen Çorum 1 Nolu Şube Başkanı Tahir EŞKİL, Çorum Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bir öğretmene hukuksuz ve adaletsiz uygulama yapılması üzerine bir basın açıklaması yaptı. 

Adalet Mülkün Temeli, Eğitim ve Öğretmen Milletin Geleceğidir
20 Ekim 2016 Perşembe 13:11

Eğitim Bir-Sen Çorum 1 Nolu Şube Başkanı Tahir EŞKİL, Çorum Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından bir öğretmene hukuksuz ve adaletsiz uygulama yapılması üzerine bir basın açıklaması yaptı.

EŞKİL açıklamasında “Eğitim ve adalet devletlerin ve milletlerin tarihinde hayati öneme haiz iki kavramdır. Adalet kavramı devletlerin; eğitim kavramı da milletlerin varoluşlarında, hayatlarını idame ettirmelerinde olmazsa olmaz iki temel umdedir. Adaleti göz ardı ederseniz devletin, eğitimi göz ardı ederseniz milletin sonunu getirirsiniz. Şüphesiz eğitim çok önemlidir. Ama eğitimi icra edecek öğretmen de en az eğitim kadar önemlidir. En kötü eğitim sistemini iyi yetişmiş bir öğretmen eliyle uygulayın iyi sonuçlar almanız mümkündür. Tersi de doğru en iyi eğitim sistemini kötü yetişmiş bir öğretmen eliyle uygulayın çok kötü  sonuçlar almanız da  mümkündür.

Şüphesiz adalet ve hukuk devletlerin var olma güvencesidir. Adil yöneticiler ehil idareciler adaletle hükmettiklerinde huzuru tesis ederler. En iyi yönetim sistemini ve mevzuatı kötü, beceriksiz ehil olmayan bir yöneticiye verin uygulamasını izleyin nasıl yönetim facialarına yol açacağını hep birlikte izleyin ve görün. Uygulamanın adil ve insani olduğu en kötü mevzuatla ve yönetim sistemiyle de çok güzel sonuçlar elde edileceği muhakkaktır. Burada yöneticinin/uygulayıcının tatbik şekli hayati öneme haizdir. “Adalet mülkün temelidir” vecizesi boşuna söylenmemiştir.” dedi.

Eğitim Bir Sen olarak temel ilkelerimiz;

Adaletin,

Hukukun üstünlüğünün,

İnsan hak ve hürriyetlerinin,

Düşünce ve ifade hürriyetinin,

Din ve vicdan hürriyetinin,

Güçlünün haklı değil, haklının güçlü olduğu bir nizamı, bir düzeni savunan ve bunun için çalışan ve bedel ödeyen bu ilke ve değerlerimizden asla taviz vermeyen bir sendikayız.

Haksızlığı, hukuksuzluğu, yanlışı, kusuru hiçbir şekilde savunmadık, savunmayız. Üyemizde olsa yanlışı yapanı, kusuru işleyeni savunmayız/savunamayız.

Hukuk kuralları genel ve soyut olup bütün vatandaşlara eşit bir şekilde uygulanmalı/uygulanır diye biliyoruz. Ama yanlış biliyormuşuz. Çorum’da Zengine farklı, üniversite hocasının çocuğuna farklı bilmem hangi hatırı sayılır kişiye farklı uygulanıyor. Bu da adalet duygusunu zedeliyor. 

Çorum Merkez Albayrak İlkokulu’nda Sınıf Öğretmeni olarak görev yapan üyemiz Osman ÇAKICI’ya hakkındaki suçlamaları ile ilgili yürütülen soruşturma;  adalet yönünden ağır kusurları muhtevi, sonuçları açısından da vahim neticeleri olmuş bir soruşturmadır.

Öğretmenimizle yaptığımız görüşmede olaya ilişkin dinlediklerimiz, gözlemlerimiz sonucu oluşan kanaatimiz bir öğretmeni 90 km uzakta bir ilçeye göndermek adalet ve hukuk açısından insafsız bir karar olmuştur.

Milli Eğitim Müdürlüğü ve Valiliğin bu idari kararı kamu vicdanını yaralamış adalet duygusunu zedelemiştir. Kanaatimizce öğretmenimizi 90 km uzakta bir ilçeye göndermek yetmez ağzına biber de sürmek gerekir.

Gelelim madalyonun öteki yüzüne; 

Hangi soruşturmada/soruşturmalarda personelin mesai bitimine yakın bir saatte yetkililer, okul idaresini arayarak öğretmenin ilişkisini kestirme talimatı verdiriyor. Merak ediyoruz?
Arada hatırı sayılır, kelli felli kişiler mi var ki, bu konuya özel ihtimam gösteriliyor?

Olayda bir FETÖ iftirası ve kumpası olma ihtimali söz konusu olabilir mi? Zira daha önce FETÖ kapsamında devlet memurluğundan ihraç edilen bir öğretmenin “ Anne Çocuk Kitap Okuyoruz” projesini, öğretmenimizin sakıncalarından dolayı uygulamak istememesi söz konusu veli şikayetlerinin temelini mi oluşturuyor?

Daha okulun açıldığı ilk haftada 40 yıllık tecrübesi olan ve daha önce hiç  disiplin cezası almamış bir öğretmenimizle ilgili bu şikayet ve iftiralar niçin özenli bir şekilde incelenmedi?

Şimdiye kadar iftiraya maruz kalmış öğretmenlerimiz ve eğitim çalışanları ile ilgili 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 25. Maddesindeki  “Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.” Hükmü niçin hiç işletilmemiştir? Bu maddenin işletilmemiş olması ile iftiracı ve şantajcıları koruma ve onları cesaretlendirme  anlamına gelmiyor mu?

Üç tane hatırı sayılır zengin ailenin talebi mi yerine getiriliyor?

Zenginlerin, üstünlerin hukukunu gözeten bir devlet olacaksak, mağdurun, mazlumun, Fırat kenarındaki kuzunun hukukunu kim savunacak, kim koruyacak?
 
Tekrar tekrar söylüyoruz ki; sendika olarak yanlışı, kusuru, haksızlığı ve hukuksuzluğu üyemiz dahi olsa savunmadık/savunmayacağız.

Sendika olarak zenginlerin ve üstünlerin haklı ve güçlü oldukları bir anlayışa asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz, teslim olmayacağız, sessiz kalmayacağız.

Şunun bilinmesini istiyoruz ki; bizler sendika olarak üyemizin hakkını hukuki olarak sonuna kadar savunacağız. Çorum İdare Mahkemesinde Yürütmeyi Durdurmalı olarak dava açacağız. 

Suçu sabit olmamakla birlikte sınıfta 17 öğrenci velisinin lehte şahitlik yapmasına rağmen 3,4 kişi istemesi üzerine öğretmen sınıfta “argo” tabir kullandı diye 90 km öteye Bayat ilçesine niye gönderilir? 

Hangi adalet ve hukuka göre, hangi vicdanla karar verdiniz?

90 km öteye Bayat’a göndermekle kalmayıp, ağzına acı biberde sürseydiniz dört başı mamur bir ceza olurdu.

Keyfiliğe, hukuksuzluğa asla müsaade etmeyiz.

OHAL zenginlerin ve güçlülerin hukukunu korumak olarak anlaşılmamalıdır. 

Hiç kimse ülkemizin içinde bulunduğu bu zor şartları, “Olağanüstü Hal” durumunu bahane ederek, keyfilik süremez/sürmemelidir.

Devlet-Millet kaynaşmasının en fazla ihtiyaç duyulduğu bir zaman diliminde böyle vicdanları kanatacak, adalet duygusunu tahrip edecek kararlardan ve uygulamalardan şiddetle kaçınılması gerekir.

 “Yanlış Hesap Bağdat’tan Döner” diye bir atasözümüz vardır. İnşallah yanlış karar valilikten döner diye umuyoruz/bekliyoruz.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve Başbakanımız Sayın Binali YILDIRIM “OHAL kararını Devlet için aldık, Millet için almadık” diyerek, açıklamalar yapmışlardır.

Şeyh Edebali’nin tavsiyesinde ifadesini bulduğu gibi “İnsanı Yaşat ki, Devlet Yaşasın” sözü 600 yıl cihana hükmeden Osmanlının temel felsefesi olmuştur. İnsana hizmet bürokrasinin anlayışı ve yaklaşımı olmalıdır.

Siyaset çözüm üretme sanatıdır. Umarım seçilmişler, vesayetin her türlüsüne karşı koydukları gibi atanmışların da vesayetine girmezler, atanmışlara teslim olmazlar.

Adaletin ve hukukun üstün olduğu bir ülke inşa etmek için mücadele ediyoruz. Üstünlerin ve zenginlerin hukukunun üstün olduğu bir ülkede ve bir dünyada yaşamak istemiyoruz.

Adaletin tecellisini bekliyoruz.

Yanlıştan dönülmesini istiyoruz."

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.