Eğitim-Bir-Sen 40. Başkanlar Kurulu toplantısı İstanbul’da yapıldı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı, eğitimin ve eğitim çalışanlarının çözüm bekleyen sorunlarının ele alındığı toplantının sonuç bildirgesine haberimizden ulaşabilirsiniz...
Eğitim-Bir-Sen Başkanlar Kurulu toplantısı sonuç bildirgesi
Eğitim-Bir-Sen 40. Başkanlar Kurulu toplantısı İstanbul’da yapıldı. Gündeme ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı, eğitimin ve eğitim çalışanlarının çözüm bekleyen sorunlarının ele alındığı toplantıda şu kararlar alındı:
1- Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen terör koridoruna karşı Türkiye’nin başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı’nı, emperyalizmin çatışma stratejilerine karşı atılmış bir adım olarak görüyor; İslam coğrafyasının son kalesi konumundaki ülkemizin birliğinin, beraberliğinin korunması ve ümmetin geleceği açısından önemli olan bu harekâtı destekliyor, harekâta katılan askerlerimize muzafferiyet, gazilerimize acil şifalar, şehitlerimize rahmet diliyoruz.
2- Bazı sivil toplum ve meslek kuruluşlarının Türkiye’nin terörle mücadelesini ‘savaş’ olarak kodlamasını, hem terör örgütlerinin ülkemize yönelik eylemlerini ve kirli hedeflerini meşrulaştırmak hem de emperyalist işgal girişimlerini gizlemek hedefli bir stratejik hamle olarak görüyor ve bu tutumu kınıyoruz.
3- Kamu görevlileri hakkındaki olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleriyle tesis edilen işlemleri denetleyecek olan Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu’na çalışmalarını hızlandırması çağrısında bulunuyor; komisyonun hızlı, mağdur edilenlerin haklarının iadesi noktasında etkili, kamu vicdanını tatmin eden kararlar alması gerektiğini ifade ediyoruz.
4- Görevden uzaklaştırılan ya da KHK ile görevine son verilip de Bylock kullanmadığı teknik olarak açığa çıkanlar başta olmak üzere, terör örgütleriyle irtibatı ve iltisakı bulunmadığı ortaya konulanlar, haklarında adli mercilerce takipsizlik ya da beraat kararı verilenler ile masumiyeti ispat edilenler için acil iade süreci başlatılmalı; yeni gelişmeler ışığında hızlı değerlendirmeler yapılmalı ve mülki idare amirliklerince yapılan açığa alma işlemlerinin sona erdirilmesi sağlanmalıdır.
5- Eğitim mevzuatını, personeli ilgilendiren düzenleme ve uygulamalar, çalışmalar ve alınacak kararlar, iş birliği ve iyi yönetişim ilkeleri çerçevesinde paydaşlarla birlikte gerçekleştirilmeli, yetkililer eleştiriye açık olmalı, yapıcı eleştiriler, görüş ve öneriler kararlara yansıtılmalıdır. İstişareye açık bir yaklaşım, sürdürülebilir politika ve uygulamalarla birlikte demokratik toplumlara özgü birlikteliği de beraberinde getirecektir.
6- Çağın gerisinde kalan ve kalmakta da kararlı görünen İLKSAN, dünyada insan haklarının hangi noktaya geldiğinden bihaber olduğundan, eğitim çalışanlarının tercihlere, kişinin kendi kâr ve zarar hesabındaki kanaatine itibar etmemekte; her geçen gün artan zararına rağmen zorunlu kesintiyle ayakta kalacağına inanmaktadır. İLKSAN’a, hukuku çarpıtmak suretiyle üyelerinin, eğitim çalışanlarının haklarını ihlal etmekten vazgeçme, toplu sözleşmeye ve üyenin tercihine saygı gösterme çağrısında bulunuyoruz. Siyasi karar mercilerinden ise, baro ve meslek odalarına zorunlu üyeliğin kaldırılması yönünde gösterdiği iradenin aynısını İLKSAN’a zorunlu üyelik konusunda da göstererek, toplu sözleşme hükmünü yasal düzenleme haline getirmesini istiyoruz.
7- Yeni ortaöğretime geçiş sisteminin usul ve esasları hukuki bir çerçeveye kavuşmuş ise de geçmiş yıllardaki uygulamalardan hareketle, özellikle yerleştirme eksenli sorunlara karşı şimdiden tedbir alınmalıdır. Bu doğrultuda merkezi sınav puanıyla öğrenci alacak okulların belirlenmesinde nüfus, kent büyüklüğü, öğrenci yoğunluğu, okulların kent içinde dağılımı gibi kıstaslar göz önünde bulundurulmalı; sınavsız yerleştirme işlemi yapılacak okullara katı bir kontenjan sınırlaması konulmaması, tercih edilen okul türüne göre ikametlerine en yakın okula yerleştirilmeleri için yerel imkânların azami derecede kullanılması gibi, öğrencilerin ve velilerin mağduriyetine engel olacak adımlar şimdiden atılmalıdır.
8- Kamu hizmetinin devlet memurları eliyle yürütülmesi asıl olduğundan, memuriyet dışındaki her türlü istihdam şekli sona erdirilerek, mevcut kamu görevlilerinin tümü kadroya geçirilmelidir. Kadroya geçiş süreci tamamlanıncaya kadar sözleşmeli öğretmenler başta olmak üzere, memur kadroları dışındaki çalışanlara memuriyet kadroları için öngörülen haklar verilmelidir.
9- Kamu görevlilerinin kariyer yolculuklarında önemli bir merhale olan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları, Millî Eğitim Bakanlığı, üniversite rektörlükleri, Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun mutlak takdirine bırakılmamalı, bu sınavlar takvime bağlanarak belli periyotlarla düzenli bir şekilde yapılmalıdır. Ayrıca, görevde yükselmeye tabi kadrolara yapılacak atamaların bu sınav sonuçlarına göre gerçekleştirilmesi yönünde bir düzenleme yapılmalıdır.
10- Eğitim çalışanlarının itibar görmesi, evvela bağlı olduğu Millî Eğitim Bakanlığı’nın ona itibar etmesiyle mümkündür. Yarınlarımızın teminatı ve ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın içinde yaşadığı toplumun değerlerini benimsemiş, insani yönü gelişmiş, millî ve manevi değerleri içselleştirmiş bir şekilde yetişmesi için, başta yetkililer olmak üzere, herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
11- Eğitim sistemimizin eğitim boyutunun öğretimin gölgesinde kalması, eğitimde başat aktör olması gereken öğretmenin ikinci plana itilmesi olumsuz neticeler doğurmuştur. Öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen uygulamalar sonucunda meydana gelen şiddet olaylarına karşı acil caydırıcı tedbirler alınmalı, öğretmene karşı cürüm işleyenlere en ağır cezalar verilmelidir. Eğitim çalışanlarının şiddete ve edep dışı davranışlara maruz bırakılmasını şiddetle kınıyor, aynı zamanda samimiyet, sabır ve tahammül mesleğini icra eden fedakâr eğitimcilerin her zaman yanında olduğumuzu bir defa daha dile getiriyoruz.
12- Nitelikli bir eğitim için yeterlilik düzeyi yüksek eğitim yöneticisi ihtiyacı gözetilerek, hak edenin görev almasını, hakkını verenin görevde kalmasını öngören kapsamlı, kalıcı bir eğitim yöneticisi yetiştirme ve görevlendirme sistemi kurulmalı ve bir an önce hayata geçirilmelidir.
13- Eğitim sisteminde, müfredat, öğretmen ihtiyacı, ücretli, sözleşmeli ve mülakatla istihdam, sosyo-ekonomik açıdan az gelişmiş bölgelerdeki çalışma süresinin kısalığı, kariyer basamakları, altyapı ve donanım eksiklikleri, okul bütçesi gibi, çözüm bekleyen birçok sorun varken, yeni sorunlara yol açan/açacak uygulamalarda ısrar etmeyi anlamak mümkün değildir. Eğitim çalışanlarını huzursuz edecek, işlerine ve mesleki gelişimlerine odaklanmalarını engelleyecek, çalışma barışını ve kurumsal iş birliğini bozacak mülakatla atama, performans değerlendirmesi, rotasyon, yeterlik sınavı gibi zorlama tedbirler gündemden çıkarılmalı, öğretmenlerimizin asıl işine, öğrencilerine odaklanmasına zemin hazırlanmalıdır.
14- Akademik üretimin yapıldığı, özgür ve özgün düşüncelerin neşvünema bulduğu ortamlar olmasını beklediğimiz üniversitelerimizde rektörlerin yetkilerinin sınırsızlığı ve denetimsizliği gibi, yükseköğretim sisteminin geçmişten gelen oligarşik yapısını güçlendiren tutumlar, yasakçı, baskıcı, keyfi yönetim anlayışı ve uygulamalar terk edilmeli, bu keyfi tutumları devam ettiren üniversite yönetimleri hakkında gereği yapılmalı; üniversitelerimiz araştırma-geliştirme ve kamu hizmeti vizyonu ekseninde bilimsel üretime ve toplumsal hizmete öncelik veren kurumlara dönüştürülmelidir.
15- Akademisyenlerin zamanlarını araştırma ve bilgi üretmeye hasretmelerinin, bilimsel bilgi ve toplumsal hizmet üretebilmelerinin ön şartı iş güvencelerinin sağlanması, mali haklarının ve çalışma şartlarının iyileştirilmesidir. Bu konuda gereken adım ivedilikle atılmalıdır.
16- Akademik kariyeri evrensel kabul gören nesnel ve ölçülebilir kıstaslara bağlayan bir sistem kurulmalıdır. Bu doğrultuda Meclis’te görüşülmeyi bekleyen kanun değişikliği teklifinde öznel ve ideolojik değerlendirmelere yol açan doçentlik sözlü sınavı gibi uygulamalar kaldırılarak yardımcı doçentlik gibi kazanılmış hakların ve unvanların korunduğu bir düzenleme yapılmalıdır.
17- Üniversitelerde ortaya konulan toplumsal hizmetin üretimine akademik personel kadar katkıda bulunan ve akademik çevre kavramının ayrılmaz bir parçası olan idari personele üvey evlat muamelesi yapılmasından vazgeçilmeli; üniversitenin, akademik ve idari personeli ile birlikte bir bütün olarak parçalardan daha büyük olduğu gerçeğiyle akademik personele tanınan bazı temel mali ve sosyal haklar idari personele de verilmelidir.
18- Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun işlevselliğinin ve etkinliğinin artırılması amacıyla kurum çalışanlarının mali hakları başta olmak üzere, özlük hakları iyileştirilmeli; özel ve gece hizmetleri gibi kurumsal kökenli çalışma şartlarından kaynaklı hak kayıpları giderilmelidir.
19- Eğitim hizmetinin sürdürülmesinde, eğitimin niteliğinin artırılmasında vazgeçilmez öneme sahip olan ve öğrenme ortamlarını eğitim-öğretime hazır hâle getiren yardımcı hizmetler sınıfı kadrolarındaki çalışanlar genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeli, ek gösterge verilmesi başta olmak üzere, özlük haklarında iyileştirme yapılmalıdır.
20- Düşüncemiz, inancımız, kültür ve geleneklerimiz farklı olsa da dünyanın her yerinde alın terinin ve gözyaşının renginin aynı olduğu gerçeğinden hareketle, sendikal mücadelenin küresel bir mücadele olduğu bilinciyle, daha etkili olabilmek ve sendikaların kapasitelerini birleştirebilmeleri için sendikal mücadeleyi ulusal boyuttan uluslararası boyuta taşıma noktasındaki çabalarımız devam edecektir.