Eğitimciler Birliği Sendikası Konya 2 Nolu Şube Başkanı Şenol Metin, araştırma görevlilerinin sorunlarının çözülememesinden dolayı basın mensuplarına yönelik açıklama yaptı.
Eğitimciler Birliği Sendikası Konya 2 Nolu Şube Başkanı Şenol Metin, araştırma görevlilerinin sorunlarının halen çözülemediğini dile getirdi. Basın mensupları için açıklama yapan Şube Başkanı Metin, "Görevi İhmal, Yetki Gaspı, Eğitim Hakkının Engellenmesi suçlarının alenen, tekerrüren işlendiği, Mobbing’in kurumsallaştığı bir kurum olma yolunda ilerleyen, bu süreçte asli fail olan Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanın Bölüm Başkanlığı görevinden alınması, Mobbing yönünden de tüm Fakültenin konsültasyondan geçirilmesi, yetkisinin gaspedilmesine tekerrüren göz yuman Fakülte Dekanlığının sorumluluk düzeyi tesbit edilerek gerekli uyarıların yapılması zorunluluktur. " dedi.
İşte açıklamanın tamamı:
Değerli Basın Mensupları;
Eğitimciler Birliği Sendikası Konya 2 Nolu Şube kuruluşundan itibaren Akademiden sorumlu sendika olarak öğretim üyelerimizle, araştırma görevlilerimizle, idari personelimizle hep iç içe olduk, istişareler yaptık, çalıştaylar düzenledik. Bu çalışmalarda özelikle araştırma görevlilerimizin sistematik sorunlarının olduğunu tesbit ettik. Bu tesbitlerimizi kamuoyu ile paylaştık, üniversite yönetimleri ile istişare ettik, hocalarımızla değerlendirdik. Selçuk Üniversitemizde ve Necmettin Erbakan Üniversitemizde sorunları ve çözüm önerilerini Kurum İdari Kurulunda en üst seviyede imza altına aldık. Bugün sizlerle paylaşacağımız Araştırma Görevlilerine Yönelik Mobbing izli sorunlar diğer alanlarda minimize edilmiştir. Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin diğer bölümlerinde de sorun büyük oranda çözümlenmiştir. Ancak maalesef Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde tüm çabalarımıza, iyi niyetli girişimlerimize rağmen çözüm üretilememiştir. Ve maalesef bugünkü noktaya geldik.
Değerli Basın Mensupları;
Araştırma Görevlileri Lisanüstü Öğrenim gördüğü için bir yönü ile öğrencidir. Araştırma Görevlisi olduğu içinde aynı zamanda memuriyete benzeyen bir kimliği vardır. Geleceğin bilim insanı olan Araştırma Görevlilerimiz iyi yetiştirilebilirse Türkiye’nin yarınlarının beyingücüdür. Bu model, araştırmacı yetiştirmeyi hedefleyen iyi kurgulanmış bir modeldir. Ancak istisnai de olsa Araştırma Görevlilerimizi görevli gibi gören, mesai takibi yapan Eski Türkiye’de mukim, unvanları büyük akademisyenler de mevcut. Zaten akademinin en adil ve en nesnel istihdam biçimi olan OYP’yi önce FETÖ üzerinden negatife edip ardından tasfiye eden akıl da bu akıldır. ‘İstediğimiz adamı alamayacak mıyım?’ cümlesinde kendisini bulan müstağni, mütekebbir tavır bu tavırdır. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda zikredilen Profesör, Doçent, Doktor Öğretim Üyesi, Öğretim Görevlisi, Araştırma Görevlisi gibi unvanlar hiyerarşi üretmek için değil, bilim insanı yetiştirmek için, işbölümü esaslı ihdas edilmiştir. Ancak Eski Türkiye özlemi içindeki bir kısım akademisyenler, hiyerarşi üretmek istiyor olabilirsiniz ama başaramazsınız. ‘Emret Komutanım, Ordu Göreve’ pankartlarının altında beklediğiniz günler akademi tarihinin utanç sayfalarında incelenmeyi bekliyor.
Araştırma görevlilerimiz, kendini yetiştirmek için Lisansüstü eğitim görürler. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 39. Maddesi bu esasları düzenler. Ancak ne yazık ki Türkiye’deki bütün üniversitelerin araştırma görevlilerine tanıdığı bu hak, Selçuk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi araştırma görevlilerine tanınmamakta, başka bir üniversitede lisansüstü eğitim görmeleri engellenmektedir.
Dahası Selçuk Üniversitesinde Lisansüstü eğitim yapmaya zorlanmaktadırlar. Bu Genç Akademisyenler için, Lisansüstü Eğitimin, Tez İzleme, Yeterlilik Sınavı gibi rutin akademik süreçleri bir silah gibi kullanılmakta, Araştırma görevlileri, akademik yetiştirme dışında eski Türkiye kalıntısı akademisyenlerin özel işlerini ifa etmeye zorlanmaktadır. Bu husus, mevcut araştırma görevlilerine güvence verilmesi halinde detaylı bir incelemede ortaya çıkacaktır. Ayrıca Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde lisansüstü eğitimini tamamlamış iken başka üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin bilgilerine de başvurulabilir.Durumun vahametini ortaya koymak için Sizlere 2 yıl önce Araştırma Görevlilerimizle yaptığımız çalıştayda Araştırma Görevlisi görev tanımında olmayan yaptığınız işlerden örnekler verir misiniz? Sorusuna verilen ilginç cevaplardan birkaçını paylaşmak istiyorum;
1. Asiste ettiğim Hocamın ilkokul 3. Sınıfa giden kızının veli toplantısına katıldım.
2. Asiste ettiğim Hocamın Elektrik, Su Faturalarını ödedim, aracını servise götürdüm.
3. Asiste ettiğim Hocamın Ders slaytlarını hazırladım, hocamın mazeretinin olduğu günlerde dersini yaptım. Sınavlarını yaptım, sınav kağıtlarını okudum. Sınav sonuçlarını sisteme girdim. Gibi, gibi…
Evet, Değerli Basın Mensubları; Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde araştırma görevlisi statüsünde görev yapmak zordur. Selçuk Üniversitesinde Lisansüstü eğitim yaparken başka üniversitelere araştırma görevlisi, öğretim görevlisi olarak gitmek için arayış içinde olan ve bunu başaran araştırma görevlisi sayısının anormalliği dikkat çekicidir. Doktora yeterlilik aşamasında ilişiği kesilen araştırma görevlisine sahip olan çok az üniversiteden birisi herhalde Selçuk Üniversitemizdir.
Selçuk Üniversitesi İİBF Fakültesine 39.madde kapsamında doktora izni talep eden araştırma görevlisine, Bölüm Başkanı, Bölümdeki öğretim üyelerini de suç ortağı yaparak önce Bölüm Kurulu Kararı aldırıyor ardından kendisini Dekanlık makamı yerine koyuyor, ret yazıyor,yetinmiyor; sonrasında işlemin özelliği gereği Rektörlük makamı yerine geçiyor, dekanlık ve rektörlük yetkilerini gaspediyor, Dekanlık makamıda, Rektörlük makamıda bu yetki gaspına seyirci kalıyor. Bölüm Başkanlığının usulsuz ve yetkisiz red kararı üzerine Rektörlüğe bir başvuru yapıyoruz, yaptığımız başvuru sonrasında '50 gün sonra' Fakülte Dekanlığı yetkisinin farkına varıyor, Yetkisinigaspeden Bölüm Başkanlığının icraatlarına seyirci kalırken, Bölüm Başkanı hakkında bir işlem tesis etmezken, edemezken, araştırma görevlisinin eğitim hakkını engelleme bahasına ret cevabı verebiliyor.Bir akademik birimde, bir bilim yuvasında eğitim hakkının engellenmesi suçu bilim insanlarınca en bariz biçimde işlenebiliyor. Üzücü, utanç verici…
Değerli Basın Mensupları;
Kamu Yönetimi Bilimi Kamu Yararı ve Kamu Düzeni kavramları üzerine bina edilir. Genç Akademisyenlerimizin devlete 1 lira bile maliyet yüklemeden başka bir üniversitede Lisansüstü eğitim izin talebi hangi kamu yararı ile engellenmektedir. Bölüm Kurulunun Fakülte Yönetim Kurulu yetkisini gaspetmesi, Bölüm Başkanının Dekan ve Rektör Yetkisini gaspetmesi, kamu düzeninin tesisine nasıl bir katkı sunmaktadır. Üstelik bu fiiller Kamu Yöneticisi yetiştirmekle görevli Bilim İnsanları tarafından işlenmektedir.
Değerli Basın Mensuplar;
Tüm bu veri setleri Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde hususende Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde organize, süreğen bir MOBBİNG’in varlığını ıspat etmektedir. Bu çerçevede Mobbing yönünden Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi detaylı bir inceleme/soruşturma sürecinden geçirilmeli, faiileri en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Sonuç olarak;Görevi İhmal, Yetki Gaspı, Eğitim Hakkının Engellenmesi suçlarının alenen, tekerrüren işlendiği, Mobbing’in kurumsallaştığı bir kurum olma yolunda ilerleyen, bu süreçte asli fail olan Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanın Bölüm Başkanlığı görevinden alınması, Mobbing yönünden de tüm Fakültenin konsültasyondan geçirilmesi, yetkisinin gaspedilmesine tekerrüren göz yuman Fakülte Dekanlığının sorumluluk düzeyi tesbit edilerek gerekli uyarıların yapılması zorunluluktur.
Eğitimciler Birliği Sendikası olarak; Eğitim hakkının kudsiyetine, en temel insan hakkı olduğuna inancımız ve bu inancın gereğini ifadaki mücadele azmimiz tarihin testinden geçmiştir. Mucadele azmimizi tekrar test etmek isteyen yapılara dedik ki; ‘Tarihi tekerrür ettirmeyin. Kurumları yıpratmayın.’ ama dinlemediler. Niye? bu akademisyenlerEfendidir, Beyaz Türktür, Layuseldir, sorgulanamaz kimliktir.Ama…İçinde bulunduğumuz muharrem ayına tevafuken3 araştırma görevlisi çıkar,Huseyni bir duruş sergiler, bütün zülmü deşifre eder. Kendilerine minnettarım.
Değerli Basın mensupları; Bir minnettarlığımda Sizlere;
'Zulmü engelleyemiyorsanız, en azından herkese duyurun.' Düstürünün davacısı olarak HAK mücadelemizde hep yanıbaşımızda idiniz. Sizler, Konya’mızın Güzide Basını Bu zulmü akademinin, kamuoyunun vicdanına attığınız çığlık ile tarihi bir görev üstlendiniz.Sağolun, varolun.
Sorunun çözümü için insiyatif alması gereken 2 makamı Dekanlık ve Rektörlük makamını insiyatif alma çağrısı ile açıklamamızı sonlandırıyorum.Teşekür ederim.