Ülke yönetmek akıl, sağduyu ve serinkanlılık gerektirir. Çünkü memleket meselelerinde faturayı yönetenler değil maalesef yönetilenler öder.
Suriye’nin zalim devlet başkanı Esat’ın halkına yaptığı zulüm ortada.
Kendisi yoğun güvenlik tedbirleri altında ailesiyle konfor içerisinde yaşamaya devam ediyor. Ancak halkı ve ülkesi tam bir kaosun içinde. Yüz binlerce ölü ve milyonlarca göçmen, mülteci var.
Esat’ın yanlışları bugün sadece kendi insanını ve kendi ülkesini değil bütün yakın coğrafyayı ateşe attı. Bu ateşin de yakın zamanda söneceği yok.
Rusya ile yaşadığımız son kriz bölgedeki dengeleri alt üst edecek nitelikte.
Belli ki bizimkiler “bir tepki göstermezsek Rusya burayı yol eder” düşüncesiyle uçağı düşürdü. Toplumun büyük kesiminde bu ikinci “van münit” olarak yorumlandı.
İsrail’le yaşanan “van münit” olayı sözel bir tepki idi. Emperyalizme kafa tutarken bile emperyalizmin dili olan İngilizceyi kullanmış olsak da bu hareket kötülüğe dilimizle bir müdahale idi.
Ancak Rusya krizinde çok somut bir eylem var. Milletçe pek öyle düşünmesek de Uluslar arası alanda “van münit”ten daha etkili sonuçları olacak bir hareket yaptık.
Umarım devleti yönetenler bu eylemi her türlü olasılığı değerlendirerek yapmışlardır. Eğer bunu devlet aklıyla değil de Katil Osman mantığıyla yaptılarsa vay halimize!
Bu Katil Osman kim mi?
Katil Osman, yazar Sabahattin Ali’nin bir öyküsü ve kahramanı.
Katil Osman; kabadayı geçinen, herkese meydan okuyan, her tartışmada eline bıçağı alıp “yakarım ulan, öldürürüm ulan” diye bağırmasına rağmen hiçbir şey yapamadığından asla ciddiye alınmayan biri.
Bu yüzden hep alay konusu olmuş, Katil Osman lakabı ona katil olduğu için değil de alay amacıyla takılmış.
Günlerden bir gün Osman’ın bir hiç uğruna birini bıçaklayıp öldürdüğü haberi gelir. Herkes Osman’ın bunu niçin ve nasıl yaptığını merak eder.
Osman’la sohbet edip onu aldığı cezadan dolayı teselli etmeye çalışan birine Katil Osman’ın verdiği cevap düşündürücüdür:
-Bırak boş konuşmaları, ağabey!- dedi. -Bu kadar sene hiç yoktan adımız katil diye söylendi; artık önüne gelen benimle dalga geçiyordu. Gözüm kızıp birinin üstüne yürüsem, herifin kılı bile kıpırdamıyor, ‘senin gibi lafla adam öldürenleri çok gördük!’ diyordu. Memleketin bir kabadayısının yüzüne bakacak halim kalmamıştı. Allah rahmet etsin, Hüsamettin’le görülecek bir hesabım yoktu, ama bu vukuat bana lazımdı.
Evet, hikayenin sonunda da şöyle denir:
-kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.
Umarım, devlet erkanı Rusya krizini bir Katil Osman psikolojisiyle değil de “stratejik akıl” ile yönetmişler ve yöneteceklerdir.
28 Kasım 2015, 17:02
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
tevfik ardıçlı - 9 yıl önce
Ancak bu kadar güzel özetlenebilirdi. Hem kitap hem mevcut ülke durumu.
Suleyman guzelaydin - 9 yıl önce
Süper bir yazı olmuş tebrik ederim
Ersin Raylaz - 9 yıl önce
YAPTIK, BARİ ADAM GİBİ ARKASINDA DURALIM, GERİ ADIM ATMAYALIM. YOKSA HEM ICERDE HEM DIŞARDA KOMİK DURUMA DUSERIZ...
B.GÜNGÖR - 9 yıl önce
Bu olay Türkiye'nin açık bir şekilde masada bende varım deme biçimidir.İnşAllah sizinde söylediğiniz gibi düşünülerek yapılmış bir eylemdir.
Murtaza Ulubay - 9 yıl önce
Her ne sebeple olursa olsun sonuçları acı da olsa Tetik çeken eli öpüyorum. Emri veren komutanı tebrik ediyorum. Yıllarca barış dedik de ne oldu ezilen bir millet olduk. Tavuk gibi sağlanmaktansa horoz gibi kedilmekk daha iyi
Baba - 9 yıl önce
Yazı güzel elinize sağlık. İnşAllah sonu hayır olur diyorum ama pek hayır gibi gözükmüyor... Dost bildiklerimiz ellerini ovuşturarak bizi seyrediyor.. Suriye masasında elimiz zayıfladı..İran ın yaptıklşarına bakın...Tabiri caizse keleğe geldik gibi geliyor .Allah bizim ve coğrafyamızın sonunu hayır eylesin
Adrienne - 7 yıl önce
İyi günler,