Bu satırları yazmak için o kadar çok deneme yaptım ki bir türlü yüreğime oturtamadım. Sonunda Dr. Necdet Subaşı'nın ‘’Adını Sonra Koyarız’’ kitabının Türkiye Yazarlar Birliğinin hatıra dalında ödül aldığını yazan yazısını okuyunca yüreğimde yazma fikri yer buldu.
Bunun için yazıma bu başlığı verdim.
Başlığı yazmak kolay oldu da içini doldurmak bir o kadar zor oluyor.
Bu yazıda Kahramankazan belediye başkanlığına aday gösterilen Değerli kardeşim Serhat OĞUZ, Kahramankazanda öğretmenlik, okul idareciliği, Eğitim Bir Sen temsilciliği ardından İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevlerini layıkıyla yerine getirmiştir. 31 Mart seçiminde belediye başkanlığa seçilirse bu görevde de üstün başarılara imza atacağını biliyorum. Serhat Oğuz ile öğretmenlerin yerel ve devlet yönetiminde ne denli başarılı olduğunu bir kez daha görme fırsatı bulacağız.
Bu da gösteriyor ki Öğretmenler misyon ve vizyon bakımından yeteri donanıma sahip bireylerdir. Devlet yönetiminde öğretmenler etkin olmalıdır. Devleti yönetenleri yetiştiren öğretmenlere devlet yönetiminde de yeteri kadar yer verilmelidir. Millî eğitimde üretilen politikaları da meclisteki eğitimci vekiller belirlemelidir. Bu politikalar belirlenirken de bu işin mutfağında olan öğretmenlere, okul müdürlerine de mutlaka fikirleri sorulmalıdır. Son dönemlerde soruluyor da. Milli Eğitim Bakanlığını sayfasında 1 milyon öğretmen 1 milyon fikir adı altında yürütülen bir proje devam etmektedir. Fikri olan öğretmen, idareci herkes buraya fikirlerini yazabilmektedir.
DEVLET OKUL YAPMAYI ÖĞRENİYOR
Geçmiş dönemlerde (1980 -1990 lı yıllarda) yapılan okullar tip proje olarak ifade edilen bir mimarîye göre yapılmış. Üç dönüm araziye de aynı proje on üç dönüme de aynı proje ile okul yapılmış. Arsanın konumu yazın güneş alması, kışın ısınması düşünülmeden bina oturtulmuş. Okul yapılmış mı yapılmış daha ne istiyorsunuz kardeşim bu memlekette okul mu vardı diyecek ağızların oynadığını şimdiden görür gibiyim. Yapılan hizmetleri görmeyecek değilim. Mutlaka o dönemin şartları çok zordu ancak yapılırken bu işin mutfağında olan o okulun bahçesinde, koridorunda, sınıfında bulunan öğretmene, okul müdürüne de sorulsaydı daha güzel sonuçlar çıkmaz mıydı?
Ankara Keçiören’de yapılan eğitim kampüsü içerisinde yer alan üç yeni okulu görünce işte devlet şimdi okul yapmayı öğrenmeye başlamış demekten kendimi alamadım. Fethiye Kemal Mumcu Anadolu Lisesinin taşındığı yeni binanın da içinde bulunduğu kampüs içerisinde Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Bilim Sanat Merkezi ,Ana Okulu , Konferans Salonu ve Spor Salonu bulunmaktadır.
Bu okulların içinin ferahlığı , genişliği, neyi nereye koyacağım diye düşünülerek planlamış olması bakımından tam bir okul olmuş diyebiliyoruz. Sınıfların genişliği, ferah bir kantin ortamı, sığınaklardaki havalandırmalar, koridorların genişliği ,resim ve müzik sınıfları, depo ve arşiv her şey çok güzel düşünülmüş. Ancak bu tür okulların en önemli argümanı olan laboratuvarlara gelince bunlar düşünülmemiş. Laboratuvarlar küçük ,30 öğrenciye göre planlanmış sadece gösteri deneyi yapılacak durumda hazırlanmış. Oysa laboratuvarlar geniş olmalı ki öğrenci de deneylere katılabilsin. Açık alanlardaki spor sahaları düşünülmemiş. Kampüs olarak hazırlanan okullar bölgesinde yer alan futbol sahası ve basket sahası değil tüm okullara yetmesi, bir okulun bile ihtiyacını karşılayamaz durumdadır. Bu yüzden diyorum ki: proje oluşturulurken ve uygulanırken mutlaka bu işin mutfağında olan okul müdürlerine ve öğretmenlere fikirleri sorulmalıdır. Proje uygulanmadan önce detaylara dikkat edilmelidir.
Buna rağmen; Devlet okul yapmayı öğreniyor.
SELAM VE DUA ÜZERE KALIN