Ömer Dinçer, (2011-2013) yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı, öncesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, daha da öncesinde Başbakanlık Müsteşarlığı yapan, görev yaptığı bakanlıklardan, ardından teneke çalınarak gönderilen bir siyasetçi. Şimdilerde Haber Türk Gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor. Son yazılarından birinde gündemdeki “adalet yürüyüşü”nü bahane ederek muhalefeti öyle bir öpmüş ki! Tıpkı daha önce Bakanlık yapan Erkan Mumcu, Abdullatif Şener, Hüseyin Çelik vb gibi.
MEB yaptığı sırada, üst düzey makamlara atadığı bürokratları Fetö’den açığa alınan, Devletimizin en büyük bakanlığının beyni durumundaki bürokratları silip süpürüp gönderdiği bürokrasi havuzunda boğan, Eğitim Bakanlığını ticari bir iş yeri gibi yönetmeye kalkışan bu zat, son yazılarından birinde özetle aynen şöyle diyor “28 Şubat sürecinde, baş örtüsü yüzünden mâduriyet yaşayanlarla, fetö’cülük yüzünden mâdur olanlar arasında hiçbir fark yoktur” Vay ki ne vay! Bu durumda ne denir; ya kendisinin Fetö’cülerin elinde kaseti var, ya da vakt-i zamanında birilerinin kontenjanından Bakan olmuş. Kendisi, hangi çevrelerin, çıkar lobilerinin adamıdır bilmem ama gördüğüm şu ki koca MEB’nı muhakeme becerisi ilkokul düzeyinde olan birine yaptırılmış olması çok acı çok!
Köşe yazısını Kınalızade Âli Efendinin sözüyle bitirmiş bakan eskisi; “Bütün erdemlerin ifratı ve tefriti vardır, sadece adâletin ifratı ve tefriti olmaz, tersi vardır o da zulümdür” Ne diyebilirim ki sayın Dinçer, keşke bakanlık yaparken kendi yaptığın zulümleri de hatırlasaydın, keşke senin gibi adâleti öptüğünü sanarken aslında muhalefeti öpenleri bakan yapmasalar, bu ülkede…