Ekonomik ve askeri anlamda gelişirken,refah toplumu olurken,ardında sömürülmüş milletler,ırklar bırakmadan,günahsız çocukların gözyaşlarına sebep olmadan,hangi çılgın eğlenceyi yapacağım derken insanoğlunun yaratılışına uygun olmayan rezillikleri benimseyen nesiller yetiştirmiyorsak,doğru bir yol seçmişizdir diyerek kaldığımızdan yerden devam edelim.
Evet.Önce İnsan, sonra islam olma ruhunu vermeliyiz nesillerimize ve kendimize.Son yıllarda yapılan tüm güzel işlere rağmen ,Eğitim seviyesi yükselirken, ülkemizde eğer dini değerlere uygun yaşama oranı azalıyorsa,eğitim seviyemiz 20 yıl öncesine göre çok ilerde olmasına rağmen,ülkedeki suç oranımız çok daha fazla arttıysa,aile, akrabalık,arkadaşlık bağlarımız dejenere olmuşsa,bireysel çıkarlarımızı toplumsal çıkarların önünde tutuyorsak , körü körüne belli ideolojilerin batağına saplanıp,sorgulamadan bir hayat yaşıyorsak,nefsimizin hoşuna giden her davranış bizi kendi haklılığımıza inandırıyorsa, hem bireysel hem toplumsal gidişatımıza, bir dakika deme vaktimiz gelmiştir.
Bir toplumu ayakta tutan en temel üç unsur şunlardır kanaatindeyim.İlki adalet,ikincisi eğitim ve üçüncüsü maneviyat.
Adalet; İslam'la yoğrulmuş topraklarımızda adil çözümlere kavuşamıyoruz da, Avrupa insan hakları mahkemesinde veya uluslar arası vicdanda arıyorsak, ülkemizin yasaları yapılırken batılı kaynaklar ana argüman olarak kullanılıyorsa,birbirine büyük maddi manevi zararlar veren bireylere ve toplumsal bir yapıya sahipsek,insanlar arası güven dibe vurmuşsa,bir düşünürün sözüyle 'Müslüman kardeşinden alamadığı borcu bankalardan isteyecek duruma düşmüşsek' Adalet ortadan kalkmış demektir.
Eğitim; Okuma yazma oranı %98'lere çıkmasına, 17 milyon öğrencimiz olmasına rağmen, Hindistan, Singapur veya Güney Kore gibi spesifik bir teknolojik atılım gerçekleştiremediysek, sınıflarda öğretmenlere hakaret edilir hatta dayak atılır hale geldiysek, TEOG veya Yükseköğretime geçiş sürecinde yıllık 8-10 bin lira ücret öder bir sistemimiz mevcutsa, bir günde sosyal medyada hiçbir şey üretmeden geçirdiğimiz sürenin,bir yılda kitap okumaya ayırdığımız süreden daha az olduğu bir kültüre sahipsek, eğitim sorunlarımız köklü bir değişikliğe muhtaç demektir.
Maneviyat; bu konuda çok uzun şekilde düşüncelerimi ifade edebilirim ancak tek bir örnek yeterli olur sanırım.Hocasına aklını, kalbini teslim ederek, tek yaratıcısı ve tek borçlu olduğu Yüce Allah'ımızın emirleri yerine, hocasının emirlerine itaatı bir borç bilerek, yüzlerce kardeşimizi katleden,binlerce kardeşimizin yaralanmasına sebep olan pis bir oyuna girişen ve türlü yöntemlerle cemaatlerindeki temiz ruhları sömüren birtakım yapılanmalar manevi dünyamızı kirletiyorsa,manevi iklimimize yeni bir nefes, yeni ve sağlıklı bir bakış açısı gerek demektir.
Bir sonraki yazımızda ise bu üç saç ayağına ilişkin,işin özüne dokunan önerilerimizi sıralayacağız İnşallah. Ne güzel söylemiş Yunus Emre..
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmez isen
Ya nice okumaktır
Okumaktan mânâ ne
Kişi Hakk'ı bilmektir
Çün okudun bilmez isen
Ha bir kuru emektir
Okudum bildim deme
Çok tâat kıldım deme
Eri Hak bilmez isen
Abes yere yelmektir
Dört kitabın manası
Bellidir bir elif'de
Sen elifi bilmez isen
Bu nice okumaktır
Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden eyice
Bir gönüle girmektir.