Birçok insan kendi kendine veya dost sohbetlerinde “Niçin okumalıyım?”, “Farklı ne yazmış olabilirler?”, “Neyi, nasıl okumalıyım?” gibi sorular sorar. Bir roman, bir makale ya da herhangi bir dergi, gazete niçin okunur? Neye ulaşmaktır hedef?” Sadece bilmediklerimizi öğrenmek mi? Yoksa bildiklerimizi bir de başkalarından duyup kendimizden emin olmak istemek mi? Geleceği görebilmek, günlük hayat meşgalesinden yorulan zihnimizi dinlendirmek ya da boş zamanlarımızı boşlukta yok olup gitmekten kurtarıp rahatlamak mı? Tüm bu sorular aslında hakikati bulma arzumuzun ortaya çıkardığı düşünce dalgalanmaları.
Varlığı ve hakikati kavramanın, dünü, bugünü, yarını anlamanın, tartışmasız tek yolu, okumaktır. O sebeple Kuran-ı Kerim’in ilk inen âyeti “Oku!” diyor. Okumak, durmaksızın okumak…. Ama kitabı, ama insanı, ama hayatı okumak…
“Okumak, içimizdeki meçhul âlemin kapılarını açan bir anahtardır.” der Cemil Meriç. Okuyarak sınırlarını genişlettiğimiz iç âlemimizin anahtarını, yine kitaplarda bulacak, hakikatin kapılarını aralama bahtiyarlığına erişeceğiz. “Dört kitabın mânâsı bellidir bir Elif’te.” diyen Yunus Emre gibi biz de yirmi dokuz heceyi uçtan uca okuyacak, bizi Elif’in hakikatine götürecek kıymetli eserlerle zihnimizi, ruhumuzu berraklaştıracağız.
İnsan, kainatın özüdür. Okuyarak iç âlemine yaptığı yolculuk, kendini keşfetmesini sağlayacak; kendini keşfeden insan, için kainat, madde, varlık, yokluk hakikî yerini bulacaktır. Şeyh Galib’in “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen / Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.” demesi de işte insanın kıymetli oluşu ve başıboş olmayan varlık sebebindendir.
Küçük bir mecliste bile insanlar beraber olduğunda ortamın hakimi kim olur? Ya da başka bir gözle bakalım; geniş bir kitleye hitap etmesi için sıradan birini mi davet edersiniz yoksa eli kalem tutan, çeşitli eserler vererek halkı aydınlatan birini mi davet edersiniz? Bu tür meclislerde çok bulunan biri olarak diyorum ki çok okuyan insanın bilgilerinin akışı da gönüllere nakışı da başka güzel oluyor.
Ancak fertlerinin zihinleri okuma hamleleriyle parlamış bir toplum cehaleti yenebilir. Yıllar önce Ankara Keçiören de bir grup öğretmenle kurduğumuz SADED ( Stratejik Akıl ve Düşünce Eğitimi Derneği), bu hedefi tutturabilmek adına bizim için önemli bir adımdı. Yıllar içerisinde okuma, kendini ifade etme etraflıca düşünme konularında merhaleler kat ettik. Mütevazı bir ortamda faaliyetlerine devam eden derneğimiz, alanında uzman bilim insanlarını davet ederek karşılıklı bilgi alışverişi yapılması, uzmanından konunun etraflıca öğrenilmesi gibi ufuk açıcı etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda dernek içerisinden bir grup arkadaşla “www.kamusaati.com”u kurarak yurdumun insanına doğru ve tarafsız haber akışına katkı sağlamaya çalışmaktayız.
Her ay, bir grup arkadaşımızın belirlediği kitabın okunmasından sonra ay sonunda mümkünse yazarı ile beraber kitabın değerlendirmesi yapılır. Derneğimizin Ankara’da oluşunun avantajı ile birçok yazar ve ilim insanına ulaşmanın kolaylığın yaşıyoruz. Bizi kırmayıp teşrif eden tüm konuklarımıza minnetlerimizi bildiriyoruz.
OKUYAN YA DA OKUTANLAR ARSINDA OLMANIZ DİLEĞİYLE SELAM VE DUA ÜZERE KALIN