6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ancak konu kafa karışıklıklarına yol açtı. Mesela kanun Okulları kapsıyor mu? Okul iş yeri midir? Okul müdürü bu kapsamda işveren mi yoksa işveren vekili midir? Tüm cevaplar haberimizde;
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 30.06.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ancak konu kafa karışıklıklarına yol açtı. Mesela kanun Okulları kapsıyır mu? Okul iş yeri midir? Okul müdürü bu kapsamda işveren mi yoksa işveren vekili midir?
6331 sayılı kanun “kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlarını” kapsamaktadır. Buradan okul/kurumların da kanun kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
İşyerinin tanımının önemi, alınacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin çalışma ortamının sabit bir yer olup olmaması bakımından değer taşımaktadır. Örneğin araç kullanan şoförler ve bu araçlarda seyahat eden çalışanlarda olduğu gibi, işyeri tanımını sabit bir mekanın dışına taşımaktadır. Yapılacak risk değerlendirmeleri ve risklerin önlenmesinde bu durum göz önünde bulundurulması gerekir. Okul/kurumlarımızda bu tanıma göre birer işyeri sayılmaktadır.
6331 sayılı Kanun, bu kanunu uygulamaktan sorumlu kişilerin işverenler olduğuna vurgu yapmıştır. Kanun işvereni, “çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar” olarak tarif etmiştir. Buradan hareketle ister bir iş sözleşmesi ile işçi olarak, isterse statü hukukuna bağlı olarak memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışsın, statülerine bakılmaksızın emeği ile bağımlı iş görenler çalışan olarak tanımlanacak ve bunları çalıştıranlar da işveren olacaktır. İşveren Vekili; İşveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan kişilerdir.
Kamu kurumlarında bir (iş) sözleşmesine dayalı işçi çalıştırılması halinde, ister statü hukukuna tabi atanmış memur, subay, vs. ister seçilmiş bakan, belediye başkanı, vs. kamu görevlileri olsun, iş kanunları anlamında işveren/işveren vekili sıfatı taşıyabilirler. O halde, işveren vekilinin, işveren adına hareket eden, işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan genel müdür, müdürler, şefler, amirler, ustabaşılar, formenler vs. olması gerekmektedir. 3046 sayılı Bakanlıkların Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda yer alan hiyerarşik sıralamaya göre müsteşarından şefe kadar almış olduğu göreve bağlı olarak işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görevli olanlar işveren vekili olarak kabul edilecektir.
Diğer taraftan tek başına tüzel kişiliği bulunmayan ve Devlet tüzel kişiliğinin bir parçası olan Milli Eğitim Bakanlığı, işveren olarak kabul edilecek, 6331 sayılı Kanunun uygulanması bakımından ise, Bakanlık teşkilatını temsile ve bütününü sevk ve idareye yetkilidir. Bakanlık teşkilatının en üst amiri olan Bakan ile Bakan’ın emrinde ve onun yardımcısı olup Bakanlık hizmetlerini adına yürütmekle yükümlü Müsteşar, Bakanlık merkez teşkilatının bütününde işveren vekilidir. Diğer yöneticilerin de kendi sorumluluk alanlarında Devlet tüzel kişiliği adına hareket ederek işin ve işyerinin yönetimine katıldıklarından sorumluluk alanlarıyla sınırlı olmak üzere işveren vekilidirler.
Okul Müdürü İşverendir
Sonuç olarak 6331 Sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde: “İşveren vekilleri bu Kanun bakımından işveren sayılır.” denilmiştir. Böylece işin ve işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekillerinin, işveren sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre kamu kurum ve kuruluşlarında işin ve işyerinin yönetiminde görev alan kamu görevlileri Kanunun uygulanması bakımından işveren gibi muhatap alınacaklardır.
Ancak, memur ve diğer kamu görevlilerinin durumu, bizim ülkemizde, bir sözleşmeye dayanmaz. Devletin tek taraflı hukuki iradesinin eseridir. Kanun her ne kadar, işveren vekillerini işveren olarak tanımlamışsa da sorumluluk yönünden işverene atfedilen yükümlülükler, işveren olarak addedilen bütün işveren vekillerine tahmil edilemez. İşveren vekillerinin sorumluluğu, kendisine verilmiş görev, yetki ve iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınmasına yönelik işverenin sağlandığı ödenekle sınırlıdır.
Önemli olan kurum yöneticisinin İş Sağlığı ve Güvenliği açısından kendi olanak ve yeteneği çerçevesinde alması geren önlemleri alıp bunun dışında kalanları ise bir üst makama bildirmesidir.
Kaynak: MEBİLGİ