Okul Müdürlerinin Üzerinden Muhakkiklik Yükü Kaldırılmalıdır
İnsanoğlu sosyal bir varlıktır. İçinde bulunduğu sosyal ortamda her türlü biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Belirtilen ihtiyaçların karşılanmasındaki niteliliğin oranı, ülkelerin gelişmişlik düzeyinde önemli bir ayraç olduğu düşünülmektedir. İnsanların temel ihtiyaçlarının bir kısmı doğrudan devletin organizasyonu ile üretilmektedir. Kamu hizmetleri olarak belirtilen bu hizmetlerin; nitelikli, zamanında, eşit ve adil bir şekilde üretilmesi iyi işleyen bir kamu yönetimi sistemi ile mümkündür. Türkiye’de kamu hizmetlerinin nasıl ve kimler aracılığı ile üretileceği anayasa, kanunlar ve yönetmeliklerde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Kamu hizmetlerinin niteliğinde yaşanabilecek olumsuzluklarda hukuki yaptırımlara başvurulmaktadır. Mevzuatta memurların kamu hizmetlerinin üretilmesinde yapmış oldukları iş ve işlemlerde en çok müracaat edilen yöntem disiplin cezalarıdır. “Disiplin cezaları, kamu görev ve hizmetlerinin sağlıklı, düzenli, zamanında ve gereği gibi yürütülüp yerine getirilmesini sağlamak için kanun, tüzük ve yönetmeliklerin kamu görevlileri ve hizmetlilerine emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara, durumun niteliğine ve ağırlığına göre uygulanan idari yaptırımlar olup; kamu kurumlarında çalışan görevlilerin, görevlerini yetki ve sorumlulukları dahilinde yerine getirmelerini sağlamak ve bu görevlilerin çalışma düzeni için sağlanan şartları ve çalışma ortamını bozucu eylemlerde bulunmalarını önlemek, diğer kamu görevlilerine örnek teşkil etmek, kamu görev ve hizmetlerinin yasalarla belirlenen usul ve esaslar dahilinde gereği gibi yerine getirilmesi ve yürütülmesi amacını taşır”.[1] 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 124. maddesinin ikinci fıkrası, “kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125. maddede sıralanan disiplin cezalarından birisi verilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Devlet memurları ile ilgili şikâyetler öncelikle idari yönden incelenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nda idari yönden inceleme ve soruşturma işleri maarif müfettişleri aracılığı ile yapılabildiği gibi şube müdürü, okul müdür ve müdür yardımcıları aracılığıyla da yapılabilmektedir. 4483 Sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunu’nun 5. maddesinin 3. fıkrası inceleme ve soruşturmaların, “… izin vermeye yetkili merci tarafından bizzat yapılabileceği gibi, görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur veya kamu görevlilerinden biri veya bir kaçı eliyle de yaptırılabilir. İnceleme yapacakların, izin vermeye yetkili merciin bulunduğu kamu kurumu ve kuruluşunun içerisinden belirlenmesi esastır. İşin özelliğine göre bu merci, anılan incelemenin başka bir kamu kurum veya kuruluşunun elemanlarıyla yaptırılmasını da ilgili kuruluştan isteyebilir. Bu isteğin yerine getirilmesi, ilgili kuruluşun takdirine bağlıdır” şeklinde düzenlenmiştir.
İnceleme ve soruşturma işleri genellikle muhakkikler aracılığıyla yürütülmektedir. Özellikle şube müdürleri, okul müdür ve müdür yardımcıları muhakkik olarak görevlendirilmektedir. Bu durum, kamu yararı ilkesi açısından değerlendirildiğinde çok ciddi sıkıntılara neden olabilmektedir. Yaşanılan sıkıntılar şu şekilde özetlenebilir:
1. İnceleme ve soruşturma işleri hukuk ve yönetim disiplini alanında uzmanlık gerektiren bir iştir. İnceleme ve soruşturma işleri; soruşturmacının, kanun, tüzük ve yönetmelik bilgileri yanında, konu hakkındaki soruşturma ile ilgili teknik bilgileri, tecrübe, dikkatli şekilde inceleme yaparak materyal toplama, bunları hukuk usul ve prensipleri dahilinde tespit ve muhakeme etmeleri ile daha da bir anlam kazanır.”[2] Muhakkik olarak görevlendirilen kişilerin inceleme ve soruşturma yapabilecek idari hukuk alt yapısı yeterli değildir. Birkaç saatlik muhakkiklik semineri ile inceleme ve soruşturma konusunda insanlara ehliyet kazandırılması pekte mümkün görülmemektedir. Kaldı ki günümüzde hukuk ve idari bilimlerde eğitim alan insanlar bile bu disiplinlerin alt dallarında ihtisaslaşmaya gitmektedirler. Bu bağlamda, idari hukukun bir uzmanlık alanı olduğu unutulmamalıdır.
2. Konunun uzmanları tarafından yapılmayan inceleme ve soruşturmalar toplumun adalete olan güvenini olumsuz yönde etkilemektedir. Örneğin, bir okul müdürünün, yakın bir bölgedeki şikâyeti incelemek için görevlendirilmesi, şikâyette bulunan kişi de daha inceleme yapılmadan ön yargıların oluşturmasına neden olmaktadır.
3. Muhakkik olarak görevlendirilen kişi vermiş olduğu kararlardan dolayı aynı bölgede/ilçede yaşayan meslektaşlarıyla da ciddi sıkıntılar yaşayabilmektedir. Örneğin, bir okul müdürünün kendi personeli için vermiş olduğu bir soruşturma dilekçesine, aynı ilçeden başka bir okul müdürünün muhakkik olarak görevlendirilmesi durumunda, şikâyette bulunan okul müdürünün beklentilerini karşılamayan bir karar vermesi durumunda meslektaşlar arasında sıkıntıların yaşanmasına neden olabilmektedir. Bu durum, bölgedeki/ilçedeki meslektaş dayanışmasına ciddi zarar vermekte, kırgınlıklara neden olmaktadır.
Öte yandan şikâyet edilen kişilerin algısı açısından da benzer sıkıntılar yaşanabilmektedir. Örneğin, bir okul müdürünün şikâyet ettiği öğretmen, muhakkik olarak görevlendirilen aynı bölgedeki bir başka okul müdürünün vereceği karara çokta güvenmemekte, olumuz yargılar geliştirebilmektedir.
4. İçinde bulunulan yıllarda okul müdürlerinin görevleri her geçen gün artmakta ve ağırlaşmaktadır. Özellikle büyük şehirlerde birçok okulun öğrenci sayısı çok yüksek oranlara ulaşmıştır ve ikili eğitim yapılmaktadır. İkili eğitim yapılan okullarda okul müdürü sabah saat 07.30’da mesaiye başlamakta, 18.30’da mesaisini bitirmektedir. Hafta sonu sınav ve kurslarda düşünüldüğünde yoğun bir iş yükünün altına girmeleri gerekmektedir. Asli işi okulundaki eğitim – öğretimin niteliğini artırmak olan okul müdürünün bu kadar ağır yükün altına girmesi yönetsel açıdan birçok sakıncayı da beraberinde getirmektedir. Bunun üzerine bir de muhakkiklik görevinin verilmesi okula olan verimini düşürdüğü gibi mesleğinde tükenmişlik yaşamasına neden olmaktadır.
Ayrıca, muhakkik olarak görevlendirilen kişilerin can ve mal güvenliğinin korunmasında da zaman zaman sıkıntılar yaşanmaktadır. İnceleme ve soruşturma için gereken maliyeti kendi cebinden karşılaması görevini ifa ederken isteksiz davranmasına neden olmaktadır.
5. Muhakkik olarak görevlendirilen kişiler vicdani açıdan da birçok sıkıntı yaşamaktadır. Uzmanı olamadığı bir konuda insanlara adalet dağıtmak kişilerin vicdanını olumsuz yönde etkilemekte, yılarca verdiği veya veremediği kararların sıkıntısını yaşamaktadır.
Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı inceleme ve soruşturma iş ve işlemleri konunun uzmanları tarafından yapılmasının; şube müdürü, okul müdür ve müdür yardımcılarının inceleme ve soruşturma yapmalarına bir son verilmesinin kamu yararı açısından daha doğru olacağı düşünülmektedir.