Akdağ, Dışişleri Bakanlığınca bir otelde düzenlenen 9. Büyükelçiler Konferansı'na katıldı. Bakan Akdağ, konferansta sağlıkta milli değerler ve küresel hedefler hakkında konuşma yaptı.
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, Dışişleri Bakanlığınca bir otelde düzenlenen 9. Büyükelçiler Konferansı'na katıldı. Bakan Akdağ, konferansta sağlıkta milli değerler ve küresel hedefler hakkında konuşma yaptı.
Türkiye'nin sağlıkta gelişmiş ülkelerin klasmanına girdiğini değinen Akdağ, “Biz artık sağlıkta süper ligdeyiz ancak ihtiyaçlarımız da farklılaşıyor. Vatandaş memnuniyeti ciddi bir şekilde artış gösterdi. Memnuniyet için önümüze yüzde 80 gibi çok iddialı bir hedef koyduk. İhtiyaçlarımız gerçekten değişti. Tamamen yeni yaşam biçiminin sonuçları olan hastalıklarla karşı karşıyayız. 2023'e kadar ajandamızda sağlık promosyonu denen, bizim sağlıklı yaşamın teşvik edilmesi dediğimiz kavram için hem çok para harcıyoruz hem de bu hususta yeni çalışmalarımız var. Türkiye'de 2003-2013 arasında hastalık yükümüzü yüzde 4 azalttık. Dünyada bunu sağlayabilmiş sadece birkaç ülke var. Hastalık yükünü azaltmak için yeni bir döneme girmek zorundayız" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın temeline "önce insan" anlayışını koyarak yola çıktığını ifade eden Akdağ, programın sonuçlarının uluslararası kurumlar tarafından kabul gördüğünü ve örnek gösterildiğini vurguladı.
Bakan Akdağ, Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında tüm bu alanlarda önemli ivme kazanıldığını bildirdi. Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı ile elde edilen başarının uluslararası alanda kabul gördüğünü anlatan Akdağ konuşmasına şöyle devam etti:
"Türkiye'de sağlık hizmetlerine finansal, fiziksel ve sosyal açıdan erişim sağlanırken, Gayrisafi Yurtiçi Hasılamızdan (GSYH) 5,4 oranında bir harcama yapıyoruz. Bunun içinde hem kamunun hem özelin harcamaları var. GSYH'ye kıyasla bu harcama oranı, OECD'nin en düşük oranıdır. Bazen 'Sağlığa çok para harcandı' diyoruz ya, 'Hayır, Türkiye'de durum böyle değil.' Türkiye'de, kendi imkanlarımız çerçevesinde ayırdığımız pay, OECD'nin en düşük oranı."
Bakan Akdağ, Türkiye'nin sağlık göstergelerinde, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) yaptığı tahminlerin çok daha ötesinde rakamlara ulaştığını ifade ederek, doğumda beklenen yaşam süresinin arttığını, bebek ölüm hızı ve anne ölüm oranlarının ciddi ölçüde düştüğünü kaydetti.
Bu gelişmelerin Türkiye'yi sağlıkta gelişmiş ülkeler klasmanına soktuğunu vurgulayan Akdağ, "DSÖ 1998 yılında, Türkiye için doğumda beklenen yaşam süresi için 2025 yılında ulaşılmak üzere 75 yıl tahmini yapmıştı. 2015 yılı itibariyle doğumda beklenen yaşam süresi 78 oldu. Bebek ölüm hızları açısından durum benzerdir." bilgisini verdi.
Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı arttı
Akdağ, vatandaşların sağlık hizmetlerinden memnuniyetinin de her yıl artış gösterdiğini işaret ederek, bu oranların yaklaşık iki kat arttığını, nüfus genelinde sağlık sisteminden memnun olan kişilerin payının 2003'te yüzde 39,5'tan 2015'te yüzde 72,3'e çıktığını bildirdi.
Sosyal ve finansal erişimin de artırıldığını, sağlık hizmetleri maliyetinin vatandaşın geneli için bir yük olmaktan çıkarıldığını anlatan Akdağ, cepten yapılan sağlık harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki oranın 2002'de yüzde 19,8 iken 2015'te yüzde 16,6'ya düştüğünü ifade etti.
Bakan Akdağ, genel sağlık güvencesi sağlandığını, özel hastanelerin koyduğu ilave ücretlerin sınırlandırıldığını, yanık, kanser, yenidoğan hizmetleri, organ nakilleri, doğumsal anomaliler, diyaliz ve kardiyovasküler cerrahi için ek ücret alınmasının yasaklandığını ve ilaçlar için cepten yapılan harcamaların en aza indirildiğini hatırlattı.
Sağlık hizmetinde fiziksel alt yapıya da önem verildiğini ve sağlık hizmetlerine erişimde ciddi bir artış sağlandığını açıklayan Akdağ, özellikle 2002'de 2 bin 200 bin olan yoğun bakım yatak sayısının 2015'te 32 bine ve aynı tarihler arasında ambulans sayısının 618'den 4 bin 200'e çıktığını kaydetti. Ambulans sayısıyla yoğun bakım yatağı ihtiyacı arasında önemli bir ilişki olduğuna işaret eden Akdağ, "Örnek verecek olursak, eğer kalp krizi geçiren bir vatandaşa ambulans ulaştıramazsanız, yoğun bakım yatağı ihtiyacınız azalır." diye konuştu.
Akdağ, sağlık personelinin arttırılması yönünde ciddi kararlılık gösterildiğini ve hekim sayısının 92 binden 141 bine yükseldiğini anlattı.
"73 ülkeyle imzalamış 138 ikili işbirliği anlaşması var"
Türkiye'nin çok sayıda ülkeye sağlık sisteminin güçlendirilmesi için destek sunduğunu belirten Akdağ, yurt dışından gelen sağlık heyetlerine de eğitim verildiğini bildirdi.
Akdağ, Avrupa'nın en büyük medikal kurtarma ekibinin kurulduğunu belirterek, 8 bin kişilik gönüllü Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) bulunduğunu söyledi. Acil ve afet durumlarında UMKE personelinin görevlendirdiğini dile getiren Akdağ, sınır ötesinde ihtiyaca göre kapsamlı sağlık hizmetleri sağlayan birimler oluşturulduğunu, yurt dışında hastaneler açıldığını aktardı.
Akdağ, Sağlıkta 73 ülkeyle imzalanan 138 ikili işbirliği anlaşmasıyla küresel sağlığa katkı verildiğini bildirdi.
Bakan Akdağ ayrıca, sağlık endüstrisindeki fırsat alanlarının tanıtılması için çalışıldığını vurgulayarak, "Türkiye'de yerel üretim açısından yepyeni fırsat alanları oluşturduk. İlaç ya da tıbbi malzeme üreten ya da satan ülkelerin Türkiye'ye gelmesi ve burada yatırım yapmaları için çok cazip imkanlar sağlandı." dedi.
Sağlık turizmi potansiyelinin artırılması ve kamu hastanelerinde sağlık turizmine yönelik çalışmalar yapıldığını aktaran Akdağ, şu bilgileri paylaştı:
"Bulunduğunuz ülkelerde bir Türk vatandaşı kaza geçirdiğinde ya da yoğun bakım ihtiyacı olduğunda, nakli mümkünse biz o vatandaşımızı uçak ambulansla Türkiye'ye getirme imkanına sahibiz. Bu fırsattan hepinizin haberdar olmasını istiyorum. Vatandaşlarımız size müracaat ettiğinde, gerçekten uçak ambulansla nakil ihtiyacı varsa, hiç muhafazakar davranmayın. Allah'a şükürler olsun Türkiye Cumhuriyeti'nin gücü, bugün bunlara yetiyor."
İlki Mersin'de açılacak "Şehir Hastaneleri" hakkında da bilgi veren Bakan Akdağ, burada suit odaların bulunduğunu ve VIP hizmeti alınabileceğini aktardı.