Eğitim Bir Sen İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı İdris Şekerci, TEOG'un kaldırılmasına ilişkin açıklama yaptı.
Eğitim Bir Sen İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı İdris Şekerci, TEOG'un kaldırılmasına ilişkin açıklama yaptı. İşte Şekerci'nin o açıklaması:
TEOG GİTSİN NE OLURSA OLSUN MU?
Kitabın ortasından konuşmak bazen bir dostun ifadesiyle “lafa dünya turu attırmaktan” evladır. Çünkü bu gibi durumlarda asıl söylemek istediğinizi nasıl anlaşılırım kaygısıyla lafı dolandırarak anlatırsınız ve söylemeye çalıştığınız sözün etkisi zayıflar, değeri kaybolur. Yunus Emre’nin -tam da bu anlamda bakıldığında- dizeleri ne kadar da manidardır. Ne diyordu Yunus Emre;
“Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı.
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal eder bir söz!”
Bugünlerde eğitim gündemimizi bir hayli meşgul eden konu “Temel Eğitimden Orta Eğitime Geçiş Sistemi”; yani TEOG. Sayın Cumhurbaşkanı bir TV programında verdiği mülakatta TEOG üzerinden -özellikle yerleştirme zamanlarında ortaya çıkan- tartışmalara noktayı koydu ve TEOG, Milli Eğitim Bakanı’nın açıkladığı üzere bu yıldan itibaren kaldırılmış oldu. İş bu noktaya gelmeden yani “söz ola kese savaşı/söz ola kestire başı..” boyutuna ulaşıp son söz söylenmeden, çözüm üretilebilmiş olmalıydı. Her ne kadar Bakanlığın paylaştığı “açık uçlu soru” örneklerini bu anlamda değerlendirmek mümkün olsa da asıl sorun Yerleştirme’ ye dair herhangi bir tedbirin planlanmamış olması, her yerleştirme döneminde palyatif yöntemlerle meselenin geçiştirilmesi sorunu kangrene dönüştürmüştür maalesef. Eğitim Bir Sen tarafından hazırlanan “Eğitime Bakış 2016 Raporu” nda konu enine boyuna ele alınmış, Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sistemi’ndeki olumlu tarafların altı çizilerek aksayan kısımlara dair birçok çözüm önerisi bakanlık ve kamuoyu ile paylaşılmıştır.
TEOG hakikati teslim edeceksek; bugüne kadar orta öğretim geçiş sınavları arasında kaygı eşiği en az olan sınavları bünyesinde barındıran, bir sistemdir. TEOG, bir yönüyle öğrencilerin okuldaki başarısını ciddi oranda dikkate alan ilaveten bakanlık tarafından planlanarak uygulanan ortak sınavlar ile orta öğretime geçişte esas alınan YEP(Yerleştirme Puanı)’nını tespit eden ve öğrencileri yaptıkları okul tercihleri doğrultusunda okullara yerleştiren sistemin adıdır. Mesele bu kadar yalın ve sade iken hep birlikte TEOG üzerinden sadece sınavlara odaklanarak öğrencilere stres yüklemeyi tercih ettik. Asıl sorun alanı yerleştirme sürecinde binlerce öğrencinin isteği dışında Açık Lise’ye mecbur edilmesi suretiyle problemi kendi ellerimizle büyüttük. Sonuç olarak TEOG, yerleştirme usulü yönüyle torpili ve inisiyatifi ortadan kaldırması bakımından olumlu bir uygulama olarak takdir görürken, uygulayıcıların soruna zamanında müdahale etmemesi bakımından kaos çıkartan bir uygulama olarak eleştirinin odağındaki bir sistem olarak karşımızda durmaktadır.
İş bu noktaya geldikten-amiyane tabir ile- “kalem kırıldıktan sonra” nasıl bir çözüm üretilebilir? “Söz ola ağulu aşı/Yağ ile bal eder bir söz!” kabilinden memnuniyet oranı yüksek bir çözüm yolu ve çıkış noktası mümkün müdür? Elbette bunu zaman gösterecek..
Ekonomide bilindik bir kuraldır arz ve talep dengesi. Eğer talebi karşılayacak arzı oluşturamazsanız ürünün hak ettiğinden fazla fiyat artışına neden olursunuz. Tersi durumda ise ürün hak ettiği değeri ve kıymeti görmez. Şimdi bunun eğitim ile ve asıl konumuz TEOG’la ne ilgisi var diyenler çıkabilir. Eğer siz -kesintili de olsa- eğitimi 12 yıl zorunlu hale getirir ve buna karşın temel eğitimden mezun olanların tamamını örgün eğitimde planlayacak imkân oluşturamaz, talebi karşılayacak arz sunamazsanız ister istemez binlerce öğrenciyi isteği dışında açık liseye mecbur edersiniz. Buna ek olarak, TEOG üzerinden okulları kategorize ederek etiketler; meslek liselerinin, bir üst eğitim kademesi olan üniversiteye geçişte var olan doğrudan geçiş hakkını ve ek puan imkânını ortadan kaldırırsanız tüm yükü Anadolu ve Fen Liselerine yüklemiş olursunuz. Öte yandan, din eğitimi talebini de karşılayan hem bir Anadolu Lisesi hem de meslek lisesi gibi rağbet görebilecek potansiyele sahip İmam Hatip Liselerini ise gereksiz kontenjan açmak suretiyle, daha baştan puanı düşük öğrencilerin zorunlu adresi haline dönüştürürseniz mesele elbette içinden çıkılamaz hale dönüşür ve elinizde patlar.
Bu saatten sonra yapılacak iş bellidir. Eğitimin tüm paydaşlarıyla mesele enine boyuna tartışılarak, farklı seçenekler masaya konulmalıdır. Sorunu bizzat yaşayan eğitimcileri temsil eden sendikalar, bu meseleye kafa yoran STK’lar ve toplumun konuya ilişkin tüm kesimleri dikkatle dinlenilmelidir. TEOG Sisteminin olumlu taraflarından istifade eden, yerleştirmede yaşanan sorun alanlarını minimize eden yeni bir model ortaya konulmalıdır. Kulağa hoş gelen uygulanması zor, spontane kurulmuş cümlelere takılmadan ortak aklı harekete geçirmek gerekir.
Unutulmamalıdır ki, TEOG üzerinden sağlanan ortaöğretime kayıtta iltimas ve torpili ortadan kaldıran ve nispeten adalet ve hakkaniyeti tesis eden mevcut durumu aratacak, dileyenin -adamını bulduğunda- dilediği yere kayıt imkânı elde edebileceği, fahiş-bağış kılıflı-kayıt paralarının alındığı, sahte adresler alınarak avantaj sağlama yoluna gidilebilecek adrese dayalı kayıt sistemi gibi bünyesinde daha büyük sorun barındıran model tercihi kelimenin tam anlamıyla “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan” olmak” tır.
İdris Şekerci
EĞİTİM-BİR-SEN İST.6.NOLU ŞUBE BAŞKANI