Kurtulmuş, ‘Kudüs İçin Hep Birlikte’ uluslararası programında konuştu

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Memur-Sen, Hak-İş, Kudüs ve Filistin'i Destekleyen Sendikalar Birliği tarafından düzenlenen “Kudüs İçin Hep Birlikte” programında katılımcılara hitap etti. Kurtulmuş, “Eğer ilk terör örgütleri ortaya çıktığında bunlar önlenebilseydi, bugün Ortadoğu’nun böylesine çivisi çıkmış olmayacaktı” dedi.

Kurtulmuş, ‘Kudüs İçin Hep Birlikte’ uluslararası programında konuştu
11 Ekim 2016 Salı 16:38

Memur-Sen, Hak-İş, Kudüs ve Filistin’i Destekleyen Sendikalar Birliği tarafından organize edilen “Kudüs İçin Hep Birlikte” Programı bugün İstanbul CVK Park Bosphorus Otelde gerçekleştirildi. Programa katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş katılımcılara hitap etti. Programda konuşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş,
“Bundan bir asır evvel 1. Dünya savaşı sonrasında galip devletler bir araya gelerek Ortadoğu’nun paylaşım planını yaptılar. Orada sınırları cetvellerde çizerek, tarihi ve kültürel geçmişi olmayan sınırları ortaya çıkardılar. Bir asır önce sınırlarla suni olarak bölünen coğrafyamız, bu sefer halkların zihninde ve gönlünde bölünmeye çalışılıyor. Bir yandan etnik çatışmalarla, diğer taraftan terörizmin baskısıyla ikinci Sykes- Picot uygulanmaya çalışılıyor. Bunun uygulanabilmesi için atılmış en önemli adımlardan birisi Osmanlı’nın dünyanın kalbi olarak gördüğü Kudüs’ün ve Filistin topraklarının statüsünün değiştirilmesi olmuştur. Eğer Kudüs ve Filistin topraklarının statüsü değiştirilmiş olmasaydı, orada 1. Dünya Savaşı akabinde İsrail devletinin varlığına yol açacak adımların hazırlığı olmasaydı, belki bugün Ortadoğu’daki sorunların birçoğu ile karşılaşmış olmayacaktık. Yeni Ortadoğu’nun emperyalistler tarafından şekillendirilmesinde Filistin topraklarının işgal edilmesinin tarihi bir önemi vardır. Eğer Ortadoğu’da bir barıştan bahsetmek istiyorsak, bunun kilidi şüphesiz ki Filistin’in özgürleşmesi ve Filistin halkının en temel insani haklarını kullanabilecek duruma getirilmesidir. Bu olmadan Ortadoğu barışının olması mümkün değildir. Ortadoğu barışı olmadan da dünya barışı mümkün değildir. Filistin meselesi sadece Filistin halkı için değil dünya için anahtar mesafesinde önemli bir meseledir. Bu meseleyi küresel hale getirmek kaçınılmaz bir görevimizdir” diye konuştu.

FİLİSTİN İNSANLIĞIN ORTAK DAVASIDIR

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “Filistin davasının savunulması sadece Müslümanların değil, insanlığın ortak bir sorumluluğudur. Soğuk savaş döneminde bile hangi tarafta olursa olsun, rejimleri ne olursa olsun, Ortadoğu’daki bütün devletler için Kudüs meselesi ortak bir meseleydi. Ancak bugün geldiğimiz noktada üzülerek söylüyoruz ki Ortadoğu’daki dağınıklığa paralel olarak Müslüman devletlerin de Kudüs konusundaki ortak tavırları maalesef gitgide zayıflamış, ortak bir mücadele alanı olmaktan Filistin meselesi neredeyse çıkmıştır. Başkasını suçlamadan önce iğnenin ucunu kendimize batırmak zorundayız. İslam coğrafyası yeniden özgür bir Filistin devleti kurulması mücadelesini, Kudüs’ün özgürleştirilmesi meselesini kendi gündeminin ana maddesi olarak kabul etmelidir. Aksi takdirde yaşadıklarımızı görüyoruz. Filistin toprakları neredeyse köy köy İsrailli işgalciler tarafından işgal ediliyor. Bu çerçevede dünyanın tavrı da bellidir. Filistin işgali başladığından bu yana dünya bunu seyrediyor. BM Güvenlik Konseyi ise bu konu ile ilgili onlarca karar almasına rağmen bunların uygulanamayacağını biliyoruz. Çünkü BM zayıf ve mağdurun güçlünün karşısında korunmasını değil, güçlünün gücünü temin edilmesi için çalışıyor. Ayrıca sadece İsrail’i durduracak kararların uygulanması değil, İsraillilerin bir şekilde onların üzerinde ambargo uygulanması konusunda da BM oldukça çifte standartlı olarak hareket ediyor. Kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman ülkelere ambargo koymaktan çekinmeye BM, söz konusu İsrail olunca bir türlü ambargo koyamıyor. İsrail’e ambargo konulmadıkça da İsrail Filistinlilere ambargo koymaya devam ediyor. Bu sorunun çözülebilmesi öncelikli olarak İslam coğrafyasındaki ülkelerin tek tek Filistin davasını kendi dış politikalarının 1 numaralı maddesi haline getirmesinden geçiyor. Bu çerçevede hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz” ifadelerini kullandı.

FİLİSTİN DAVASINI ÇÖZÜMÜ, HAKKANİYET CEPHESİNİN GÜÇLENMESİ İLE MÜMKÜN

Filistin'i dünyada bir turnusol kağıdına benzeten Kurtulmuş, “Filistin meselesi tabiri caizse bütün dünyada bir turnusol kağıdı gibidir. İnsanlar özgürlükten, adaletten bahsedebilirler. Bu bahsettikleri konusunda ne kadar samimi olduklarının testi, ancak Filistin davalarına bakış açılarıyla mümkündür. Sadece İslam dünyasında değil, bütün dünyada Filistin meselesi bir turnusol kağıdı olmuş, Filistin cephesi hakkaniyet cephesi ile zulüm cephesini ayırt eden bir ayraç olmuştur. Bir tarafta saygı ile andığımız Rachel Corrie. Gencecik yaşta İsrail işgalci tankları altına yatarak vefat eden, dili dilimize, dini dinimize uymayan ama hakkaniyet anlayışında müşterek olduğumuz saygıdeğer bir hanımefendi. Zulüm cephesinde de adı Ahmet-Mehmet olan, halkının karşısından halkını ezen ama güçlüler karşısında ayakları tiril tiril titreyen zulüm cephesi mensupları var. Biz hakkaniyet cephesini, adalet cephesini güçlendirmeye devam edeceğiz. Filistin davasını çözümü, hakkaniyet cephesinin güçlenmesi ile mümkün. Mavi Marmara ile ambargo altındaki Gazze’ye insani yardım götüren şehitlerimizi unutmayacağız. Filistin davasına omuz veren kahramanları her zaman anacağız” şeklinde konuştu.

OSMANLI’DAN ALACAĞIMIZ ÇOK DERSLER VAR

Filistin'in üç büyük dinin merkezi olduğunu söyleyen Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş “Burada asırlar boyunca Müslüman’ı, Hristiyan’ı, Yahudi’yi bir arada yaşatabilmiş bir milletin torunlarıyız. Böyle bir geçmişe sahibiz. Herkesin dilini dinine saygı duymuş, herkesten saygı görmüşüz. Şimdi çivisi çıkmış Ortadoğu’ya çiviyi çakabilmek için Osmanlı’dan alacağımız çok dersler var. O topraklarda bütün farklı dinleri ve etnik kökenleri bir arada yaşatmanın ana noktası herkesin istediği şekilde dilini konuşması, ticaretini yapması, fikrini özgürce ifade etmesi, ibadetlerini yapması, camilerin havraların kiliseleri açık ve ibadete açık halde kalmasıydı. Kimseye neye ibadet ediyor, neye inanıyorsun diye sorulmayan bir 4 asır. Kimsenin bağına bahçesine girip işgal etmeyen bir devlet. Kimsenin geleneklerini, göreneklerini sorgulamayan kendi inancından emin bir esenlik yurdunun idarecileri. Bu topraklarda ne yazık ki Osmanlının çıkışı ile birlikte kahır tarihi, zulüm tarihi başlamış oldu. Yeniden o topraklara adalete getirmenin yolu, o 4 asır boyunca uygulanan yönetim şifrelerini çözmek ve yeniden hayata geçirmektir. Çok kültürlü, çok dinli bir yapıyı hayata geçirmenin yolu ise önce oranın yerli insanlarının haklarına sahip çıkmaktır. Bu çerçevede Filistin davasının ortak bir insanlık davası haline getirilmesi zorunludur. Herkes Filistin topraklarının İbrahimi dinlerin merkezi olduğunu söylüyor ancak İbrahimi dinlerin merkezi olan o toprakların yeniden barışın merkezi haline gelebilmesi için, yeniden Müslümanların haklarına sahip olması, Hristiyanların haklarına sahip olmasından geçiyor. Filistin’deki barış dünyanın barışa doğru ilerlemesi demektir” dedi.

TERÖR ZAMANINDA ÖNLENEBİLSEYDİ, BUGÜN ORTADOĞU’NUN BÖYLESİNE ÇİVİSİ ÇIKMAYACAKTI

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Ortadoğu coğrafyasında bu günlerde konuşulan en önemli meselelerden birinin terör olduğunu ifade ederek, “Ortadoğu’nun her tarafı terör tehdidi altındadır. Ne yazık ki bir kısmı Müslümanlık adını kullanan, İslam adını kendi emelleri için kirleten bir takım terör örgütleri de bu coğrafyada var. Ayrıca bu terörle mücadele edebilmek için de Ortadoğu’daki terör tarihini çok iyi bilmek durumundayız. Ortadoğu’daki ilk terör örgütleri işgalci Siyonistlerin kurduğu terör örgütleridir. Hagana gibi, Irgun gibi terör örgütlerinin Filistinlileri topraklarından kovmak için nasıl faaliyetler yaptıklarını, nasıl orada ilk terörü ortaya koyarak halkları canından bezdirdiğini herkes biliyor. Bugün coğrafyamızda eğer DAEŞ benzeri örgütler ortaya çıkmışsa, bu coğrafyada yeniden Sykes-Picot’u oluşturanların ilk terör örgütlerine göz yumması ile başlayan bir süreç vardır. Eğer ilk terör örgütleri ortaya çıktığında bunlar önlenebilseydi, bugün Ortadoğu’nun böylesine çivisi çıkmış olmayacaktı. Filistin’de haksız yere öldürülen ilk çocuğu insanlık kurtarabilseydi Ortadoğu bu noktada olmayacaktı. Filistin meselesinin çözümünde aynı zamanda Filistin tarihinin de çözümlemesini yapmak mecburiyetindeyiz” diye konuştu.

DİRENİŞ TARİHİNİN EN İFTİHARLI SAYFALARINA SAHİP OLAN DESTAN FİLİSTİN DESTANIDIR

Filistin ilk işgal edildiğinde sahip çıkılmadığını belirten Kurtulmuş, “Hepimiz Filistin'in ilk köyü işgal edildiğinde buna karşı çıkacaktık. İlk çocuk zulme uğradığında dünya buna karşı çıkacaktı. Şimdi Filistin’deki bu zulme karşı çıkmayanları kendi topraklarında DAEŞ’i önlemekte ne kadar aciz kaldığını görüyorsunuz. Bir asır evvel Filistin’de işlenmeye başlanan cinayetlere insanlık seyirci kaldığı için, dünyanın her yeri haksız cinayetlerle karşı karşıyadır. Bunu önleminin yolu Filistin’deki cinayetleri durdurmaktan geçiyor. Bunun yolu Filistinlilerin özgür Filistin bayrağı altında yaşamasından geçiyor. Bizler de bu uğurda hep beraber bu meseleyi Müslümanların bir numaralı meselesi haline getirmek için gayret etmek düşüyor. Filistin meselesini gayretle çözeceğiz. Bu meselenin her bir yaprağını unutmayacağız, unutturmayacağız. Direniş tarihinin en iftiharlı sayfalarına sahip olan destan Filistin destanıdır” şeklinde konuştu.

"Kudüs İçin Hep Birlikte" toplantısında, programın ev sahiplerinden Hak-İş'in Başkanı Mahmut Aslan da bir konuşma yaptı. Aslan, konuşmasında Türkiye'nin ve Türk milletinin Filistin için verdiği desteğe dikkat çekerek, "Filistin davasının yanında, Kudüs'ün kurtuluşunun sağlanması konusunda sorumluluklar ve çalışmalar yaptık. Bizim yaptığımız çalışmaların yeterli olmadığını biliyoruz. Filistin'e her İsrail bombası düştüğünde Filistinli kardeşlerinin yanında olan, onlara desteğini esirgemeyen milletimiz, Gazze'nin ablukasının kırılması, Gazze'deki ambargoların sona erdirilmesi için yine hem uluslararası düzeyde, hem de bireysel olarak ciddi çalışmalar yaptı" şeklinde konuştu.

Aslan, konuşmasını "Biz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın özellikle "one minute" çıkışından sonra ve Mavi Marmara hareketinden sonra ortaya çıkan gelişmeler aslında işgalci İsrail'e dünyanın bakışını da değiştirmiştir. İlk defa İsrail Devleti, bir devletten, bir halktan özür dilemiştir. Bu aslında Siyonist İsrail'in "yıkılmaz, baş edilmez, onlarla asla uğraşılmaz" zihniyetini yerle bir etmiştir" diyerek sonlandırdı.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Selim - 8 yıl önce
Allah dünya üzerindeki tüm Müslümanların ve mazlumların yardımcısı olsun.