Ankara Etimesgut İlçe Temsilcisi Osman Yurtçu, Halep'te yaşanan zulüm ile ilgili çok güzel bir yazı kaleme aldı. Halep'te yaşanan insanlık dramına sessiz kalmayan Yurtçu'nun, "Ah Demek Halep'e Af Dilemek Bize Düştü" yazısına haberimizden ulaşabilirsiniz.
Eğitim Bir-Sen Etimesgut İlçe Temsilcisi Osman Yurtcu, Halep ile ilgili çok güzel bir yazı kaleme aldı. "Ah Demek Halep'e Af Dilemek Bize Düştü" başlıklı yazıyı kaleme alan Yurtçu, " Başına bombalar yağarken, kadınları tecavüze uğrarken, bebekleri katledilirken, işkencelere uğrarken tevekkülü, şükrü, sabrı, duayı, teslimiyeti bırakmadıkları için, sınavların zorunu yaşadıkları için ‘’Ah’’ Halep’tekilere düştü. Rabb’imizin buyurduğu ‘’Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz?’’ ayet-i kerimesine uymadığımız için ‘’Af’’ dilemek bize düştü." dedi.
Osman Yurtçu'nun yazdığı " 'Ah' Demek Halep'e, Af Dilemek Bize Düştü " yazısı şu şekilde;
Neresinden bakarsan bak; söylesen dile ağır, yazsan kaleme ağır, düşünsen akla, hissetmeye kalksan yüreğe ağır… Bir de katliamın ortasında yaşayanlar…
Müslüman bir coğrafya olmasın ki gül yüzlü bebekler dahi şehadet şerbetini içmiyor olsun.Halep,bu coğrafyalardan sadece bir tanesi. Bütün insanlığın gözleri önünde yaşanıyor ne yaşanıyorsa Halep’te. Dünyaya gözlerini açamadan daha şehid olmuş babasının, abisinin hikayesini dinleyemeden anasının karnında kurşunla tanışan bebek. Ne yazılır ki bunun üstüne? En son ne zaman yemek yediğini hatırlamayan beş yaşındaki çocuk… Kur’an okuyarak acısını dindirmeye çalışan çocuk… Bütün akrabalarını teker teker sayarak şehid olduklarını anlatan bir başka çocuk…Yüzünden akan kana aldırmayıp ‘’anneciğim ben iyiyim hamdolsun’’ diyerek annesini teselli etmeye çalışan bir başka çocuk…Çocuk diyorum çünkü elleri çocuk, boyu çocuk, sakalı çıkmamış yüzü çocuk yoksa kalbi, yüreği adam onların adam hem de hiçbirimizin olamadığı kadar! ’’Rabbim Esed’dir’’ demediği için diri diri gömülen ve son sözleri ‘’La İlahe İllallah’’ olan şehid ağabey. Bahar kokan üç evladını ‘’İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun’’ diyerek metanetle toprağın kara bağrına bırakan anne. ’’Hasbunallah ve ni’mel vekil ‘’ diyerek cihada koşan genç. Bütün bunlara sebebiyet veren zalimlere Rabbim Kahhar ismiyle muamele etsin, hem bu dünyada hem de ahirette, amin. Peki ya biz Müslümanlar?
Şimdi şu günahsız çocukların, çaresiz annelerin, babaların yerine kendimizi koyalım, kendi evlatlarımızı, kendi ana babalarımızı koyalım. Halep mezalimini yaşayanlar dünyadaki Müslümanları Rahman olana ne kadar şikayet etse hakkı mıdır yoksa değil midir? Vallahi de billahi de bir vakit namazımız dahi kazaya kalmamış dahi olsa dünya Müslümanları olarak elimizi taşın altına koy(a)madık diye bırakın bir Müslümanın şehid edilmesinin hesabını, bir çocuğun gözünden damlayan tek bir berrak göz yaşının hesabını veremeyiz ki kan ağlıyor cennet kokulu bebeler.
Üzülmüyor muyuz? Elbette üzülüyoruz. Haberler bitip de takip ettiğimiz dizi başlayıncaya kadar üzülüyoruz. Beklediğimiz filmin gösterime girmiş olduğunu öğrenene kadar üzülüyoruz. Üzlüyoruz evet ama kaçan bir penaltıya üzüldüğümüz kadar üzülmüyoruz. Filimlerde ölen hayali bir kahmaranın öldüğüne üzüldüğümüz kadar üzülmüyoruz. Desteklediğimiz yarışmacı yarışmayı kazanamadığı için üzüldüğümüz kadar üzülmüyoruz. Elimizdeki Iphone marka telefonumuzdan sosyal medyadan ‘’kahrolsun İsrail’’ derken Mcdonald’da sıra beklemiyor muyuz? Ramazan sofralarımızın vazgeçilmezi Coca-Cola değil mi? Huzuru mahşerde,’’La İlahe İllallah’’ diyerek şehid olanlarla aynı karşılığımı bekleyeceğiz Allahu Zülcelal’den. Başına bombalar yağarken, kadınları tecavüze uğrarken, bebekleri katledilirken, işkencelere uğrarken tevekkülü, şükrü, sabrı, duayı, teslimiyeti bırakmadıkları için, sınavların zorunu yaşadıkları için ‘’Ah’’ Halep’tekilere düştü. Rabb’imizin buyurduğu ‘’Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz?’’ ayet-i kerimesine uymadığımız için ‘’Af’’ dilemek bize düştü.
Eline ve kalemine sağlık Yiğidim...