Sigortalı Olmanız Gerektiğini Nasıl Anlarsınız ?


Mustafa İtişken

Mustafa İtişken

01 Aralık 2015, 23:56

Çalışma ilişkinizin hangi unsurlardan oluştuğu, aynı zamanda sizin hangi sosyal güvenlik statüsünde sigortalı olmanız gerektiğini belirler. İş görme veya çalışma ilişkilerinin  hangi sosyal güvenlik statüsünde değerlendirileceği  5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde açıkça belirtilmektedir.

            4 üncü maddede, çalışma ilişkilerine dayalı sosyal güvenlik statüleri 3 grupta tanımlanmaktadır.

Bunlar genel olarak;

-Hizmet akdi kapsamında çalışanlar,

-Kendi nam ve hesabına çalışanlar,

-Kamu kurum ve kuruluşlarında; hizmet akdine tabi olarak çalışanlar ile kendi nam ve hesabına çalışanlar dışında olmak kaydıyla, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışanlar

olarak ifade edilebilir.

Bu 3 sosyal güvenlik statüsünü, yerleşik ifadelerle ve örnekli olarak tanımlamak gerekirse;

Hizmet akdine tabi olarak çalışanları; İş kanunlarına göre çalışan ve “işçi” olarak bilinen grup içinde, (örneğin, fabrikada, atölyede, inşaatta, mağazada çalışanlar)

Kendi nam ve hesabına çalışanları; işyerlerinin yönetimi kendilerine ait, ticari kazanç ve serbest meslek kazançları nedeniyle gelir vergisine tabi olan veya gelir vergisine tabi olmamakla birlikte esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olan grup içinde (örneğin, esnaf, sanatkar, mahallemizdeki bakkal, terzi, limited şirket ortakları)

Kamu idarelerinde çalışanları ise; Devlet dairelerinde çalışan ve “devlet memuru” olarak bilinengrup içinde değerlendirmek mümkün bulunmaktadır.  (Örneğin, Bakanlıklarda çalışan 657 sayılı Kanuna tabi memur, şef, şube müdürü)

Bu gruplarda çalışanları, 5510 sayılı Kanuna uygun ifade etmek gerekirse; hepsinin 4 üncü maddesinin  alt fıkralarında yer alması nedeniyle; Hizmet akdiyle çalışan ve “işçi” olarak anılanları  (4/a’lı); kendi nam ve hesabına çalışan esnaf, sanatkar, şirket ortağı, eski deyimle Bağ-Kur’luolarak bilinenleri, (4/b’li); Devlet dairelerinde çalışan ve “Devlet memuru” olarak ifade edilenleri de  (4/c’li) olarak ifade etmekte mümkündür.

Ayrıca, kanunda belirtilen ilgili sosyal güvenlik statüsü için geçerli olan özellikleri taşımayan bazı çalışanların da, kanunun emredici hükümlerine dayanarak bu gruplar içinde değerlendirildikleri de görülmektedir. (Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalışanların 4/a’lı, köy ve mahalle muhtarlığı görevini ifa edenlerin 4/b’li, açıktan milletvekli olarak atananların ise 4/c’li sayılmaları gibi)

İş görme sözleşmelerinden en önemlileri; Hizmet akdi/sözleşmesi, istisna akdi/sözleşmesi ve vekalet akdi/sözleşmesidir.

Hizmet akdi sözleşmesi ile diğer iş görme sözleşmelerini birbirinden ayırt eden unsurların hangi unsurlar olduğuna değinmek mümkün ise de; hizmet akdinin özümsenmesi ile de bu ayırımın kolayca yapılabilmesi mümkündür. Bu nedenle diğer iş görme sözleşmelerinin unsurlarına ve iş görme sözleşmelerini bir birinden ayırt edilmesinde belirleyici unsurlara değinmeden hizmet akdi sözleşmesinde yoğunlaşmanın daha faydalı olacağı düşünülmektedir.

 Peki, hizmet akdine uygun çalıştığınızı ve sigortalı olduğunuzu/olmanız gerektiğini nasıl anlarsınız ?

Hizmet akdi unsurlarının mevcut olduğu bir çalışma ilişkisi ile çalışan kişi,  işvereninin kanun kapsamındaki yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine bakılmaksızın sigortalı olma hakkını kazanır.

Kanunun zorunlu tuttuğu sigorta kolları yönünden kişinin sigortalı olması veya olmaması irade beyanına bağlı değildir. İlgili çalışma veya iş görme ilişkilerinin oluşmasıyla Sosyal Güvenlik hakkı ve yükümlülüğü kendiliğinden doğar. Kanundaki sosyal güvenlik hakkından vazgeçmek, ortadan kaldırmak, azaltmak, başkasına devretmek yönünde sözleşme yapılamaz. (5510/92)

Tahmin edilebileceği gibi, işveren kanuni yükümlülüklerini yerine getirmekte ise zaten mesele yok demektir. Önemli olan çalışanın, işverenin yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde dahi,  sigortalılık hakkını elde ettiğinin farkında olmasıdır.

 Bunu anlamak için de hizmet akdi unsurlarının neler olduğunu bilmek gerekir.

Hizmet akdinin/sözleşmesinin tanımı ve unsurları;

Hizmet akdinin tanımı 6098 sayılı Kanunun 393 üncü maddesinde “Hizmet sözleşmesi” başlığı altında yapılmaktadır.

Söz konusu madde uyarınca; Hizmet sözleşmesi; “İşçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle işgörmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı madde uyarınca, işçinin işverene karşı bir hizmeti kısmi süreli olarak yerine getirmesine ilişkin olarak yapılan sözleşmelerde hizmet sözleşmesi kapsamında değerlendirilmektedir.

6098 sayılı Kanunun 394 üncü maddesi çalışanlar yönünden çok önemlidir. Bu maddede;  hizmet sözleşmesinin, kanunda aksine bir hüküm olmadığı  sürece  özel bir şekle bağlı olmadığı ve bir kimsenin, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek  bir işi belli bir zaman için yapması ve bu işin de işveren tarafından kabul edilmesi halinde aralarında hizmet sözleşmesinin kurulmuş sayılacağı belirtilmektedir.

Çalışanlar yönünden çok önemli olan bir diğer husus ise geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesinin, hizmet ilişkisinin ortadan kaldırılmasına kadar, geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurduğu hususudur.

Hizmet sözleşmesi tanımının  irdelenmesinden de anlaşılacağı üzere; bir çalışma ilişkisi içinde;  hukuki bağlılık/tabiiyet (işçinin işverene tabi olması, işverene bağlılığı) ; zaman/süre (işin belli olan veya olmayan bir süreyle yapılması) ; ücret (işçinin emeğinin kiralanmasına karşılık işveren tarafından yapılan ödeme)  ve emek(işçinin işverene bedeni veya fikri emeğini veya her iki emeğini  birden sunma taahhüdü) unsurları varsa o akit/sözleşme hizmet akdi sözleşmesidir. Bu bağlamda, 5510 sayılı Kanun uyarınca, hizmet sözleşmesinin geçerli olduğu çalışma ilişkisi içinde;çalışan,“sigortalı” ; çalıştıran da “işveren” dir.

Bu olgunun ortaya çıkması ile birlikte,sosyal güvenlik hak ve yükümlülüklerini düzenleyen 5510 sayılı Kanun uyarınca yetkili Sosyal Güvenlik Kurumu, bu duruma vakıf olduğu andan itibaren, hem kamu yararına hem de çalışan adına, çalışanın sosyal güvenlik hakkını takip etmeye başlar. İşverene bu kapsamdaki kanuni yükümlülükleri tebliğ edilir, işverenin bu yükümlülüklerini  kanun ve yönetmeliklere uygun olarak yerine getirmemesi halinde Kurum, bu uygulamayı sigortalı namına ve işveren adına re’sen yapar ve müeyyidelerini de işverene yükleyerek uygulamaya koyar.

Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, sigortalıların çalışmaya başladıklarınıkendilerinin bir ay içinde  Kuruma bildirmelerine ilişkin bir düzenleme bulunmakla birlikte, aynı düzenleme içinde çalışmaya başladığını bildirmeyenler için her hangi bir cezai koşul bulunmamaktadır. Sigortalıların çalıştıklarını bir ay içinde bildirmemeleri, sigortalının ileriki günlerde çalıştığını ileri sürerek sosyal güvenlik haklarının iadesini talep etme hakkını ortadan kaldırmaz.

Sigortalıların, Anayasal hakları olan şikayet haklarını her zaman için kullanmaları mümkün olup, bu konudaki şikayetlerinidoğrudan çalıştıkları işyerlerinin işlem gördüğü Kurum ünitelerine veya Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının çalıştıkları işyerinin bulunduğu bölgeden sorumlu Grup Başkanlıklarına intikal ettirebilecekleri gibi Kurumun diğer ünitelerine de başvurulması  mümkün bulunmaktadır.

Bu şikayetlerin Kuruma intikalinden sonra Kurumun denetim elemanları tarafından yapılan fiili denetimler sonucunda yapılan tespitlere dayanarak, geriye yönelik 1 yıllık hizmetlerine kavuşmaları mümkün bulunduğu gibi, kayıt ve belgelerin incelenmesiyle bu süre geriye doğru daha da uzayabilmektedir.

Ayrıca, Kurum tarafından sigortasız çalıştırıldıkları tespit edilenlerin haklarına ilişkin re’sen yapılan işlemlerin yanı sıra, sigortalılar da 5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, sigortalı bildirimlerinin yapılmadığını, prim belgelerinin Kuruma verilmediğini, sigortalı çalışmalarına son verilen tarihi takip eden 5 yıl içinde iş mahkemelerine başvurarak alacakları ilamlarla, kaybedilen sosyal güvenlik haklarını elde edebilirler. Buradaki 5 yıllık süreye rağmen, 5 yıldan daha uzun süre sonra aynı gerekçelerle iş mahkemesine başvurulması halinde de mahkemelerce kişiler lehine karar verildiğine de rastlanmaktadır.(1/12/2015)

SONRAKİ KONU: SİGORTALILIKLA İLGİLİ RESMİ İŞLEMLER,

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ADEM AKTAŞ - 9 yıl önce
VERDİĞİNİZ DEĞERLİ BİLGİLER İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.