Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal etmesini kaygı verici olarak nitelendiren AB Konseyi Başkanı Tusk, Rusya’nın Suriye’deki hava operasyonlarını da eleştirdi.
Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal etmesini kaygı verici olarak nitelendiren Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Tusk, Rusya’nın Suriye’deki hava operasyonlarını da eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, görüşmelerinin ardından AB Konseyi binasında ortak basın toplantısında konuştular.
Tusk, Erdoğan ile yaptıkları görüşmede, Suriye’deki iç savaş, mülteci krizi ve Türkiye’nin AB üyelik süreci konuları üzerinde durduklarını ifade etti.
Konuşmasında Rusya'nın Suriye'deki son adımlarına ve muhalif gruplara karşı düzenlediği hava operasyonlarına tepki gösteren Tusk, Rusya'nın Esad ile ittifak oluşturmasının, meşru muhalefet güçlerini bombalamasının Suriye’ye çözümün getirmeyeceği konusunda hemfikir olduklarını dile getirdi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Rus savaş uçaklarının, Türk hava sahasını ihlal etmesi konusunda kendisiyle bazı bilgileri paylaştığını ve bu durumun onlar için kaygı verici olduğunu belirtti.
Erdoğan ile mülteciler için yapılması öngörülen mali yardımları, sınır güvenliğini, kaçakçılarla mücadeleyi, entegrasyon politikalarını ve vize serbestisini konuştuklarını sözlerine ekleyen Tusk, mülteci krizinin çözümü için Türkiye ile daha fazla işbirliği arzusu içinde olduklarını söyledi.
Tusk, AB'nin Türkiye'nin gündeme getirdiği tampon bölge oluşturulması önerisini ele almaya hazır olduğunu belirtti. Bununla birlikte mültecilerin kaçak yollarla Avrupa'ya gitmelerinin engellenmesini de istedi. Yüzlerce binlerce kişinin Türkiye üzerinden Avrupa'ya kaçmaya çalıştığı durumun son bulması gerektiğini ve bu konuyu ancak Türkiye ile birlikte başarabileceklerini söyledi. "Karşılıklı çalışma hem Türkiye'ye hem Avrupa'ya yararlı olacaktır. Avrupa bu çok ciddi krize gerçek bir çözüm istemektedir.” dedi.
Tusk, görüşmelerde Türkiye’nin AB üyelik sürecinin de ele alındığını belirtti ve bunun sadece hükümetler değil, halklar arasında bir ilişki olduğunu vurguladı.