Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay, AB'nin 2016 Türkiye İlerleme Raporu'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Aktay, Avrupa Birliği'ni oluşturan ruhun, iki büyük dünya savaşının yarattığı yıkımın ardından insanlığın barış, karşılıklı iş birliği içinde yaşayabileceğini iddia eden bir felsefeye dayandığını ancak son yıllarda Avrupa'da yükselen İslamofobi, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının, bu ruhun büyük oranda tahrip edildiğinin en belirgin göstergesi olduğunu ifade etti.
''BU RAPOR BİR CEHALET ÖRNEDİĞİR.''
AB Komisyonu'nun hazırladığı raporu "Bir cehalet örneği" olarak değerlendiren Aktay, "Raporda, 15 Temmuz darbe girişiminin Avrupa Birliği ülkeleri tarafından sert bir şekilde kınandığı iddia ediliyor ancak nedense biz Türkiye'den bu kınamanın sertliğini hissedemedik. Bırakın sertliği, kulaklarımıza birkaç çekingen cümle dışında bir kınama, Türkiye ile dayanışma mesajı gelmedi. Dahası bazı çevreler, bu darbenin başarısız olmasından büyük üzüntü duydular." diye konuştu.
Türkiye'nin teröre karşı mücadelesine destek verdiğini ifade eden Avrupa'nın neredeyse bütün terör örgütlerinin finansörü gibi çalıştığını anlatan Yasin Aktay, bazı raporların terör örgütü DEAŞ'ta en fazla yabancı savaşçının Avrupa Birliği ülkelerinden olduğunu gösterdiğini kaydetti.
Aktay, terör örgütü PKK'nın, DHKP-C'nin, Avrupa'nın çeşitli yerlerinde irtibat bürolarının bulunduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türkiye ile 1959'dan sonra son derece özel ilişkilere hatta NATO dolayısıyla ittifak ilişkilerine sahip Avrupalı müttefiklerimizin sağladığı imkanlarla toplumumuza, devletimize savaş açan terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Avrupalı dostlarımız, örneğin Sabancı suikastı zanlısını ön kapıdan içeri alıp, arka kapıdan dışarı bıraktıklarında kendi yargılarının bağımsız olduğunu söyleyip eleştirileri 'içişlerine karışmak' olarak yorumluyorlar. Onların ülkesi bağımsız da burası muz cumhuriyeti mi? Türkiye'deki yargı Avrupa'dan daha bağımsız bir şekilde çalışmaktadır. Avrupa'dan daha çok Türkiye'de hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı vardır."
''TÜRKİYE'NİN ÖZGÜR OLMASINDAN RAHATSIZ OLUYORSUNUZ.''
Avrupalıların, Türkiye'deki başkanlık sistemi tartışmalarından rahatsız olduğunu bildiren Yasin Aktay, şunları söyledi:
"Niye rahatsız oluyorsunuz? Dahası Türk halkının kendi yasal düzenini özgür bir şekilde tartışıyor olması sizi neden rahatsız ediyor? Türkiye'nin daha istikrarlı bir ülke haline gelecek olması sizi neden korkutuyor? Koalisyonlar dönemlerinde bir ya da birkaç siyasal grubun yabancı etkisine açık olması ihtimalinin başkanlık sistemi ile ortadan kalkacağını düşündüğünüz için mi bu başkanlık tartışmasından rahatsızlık duyuyorsunuz?"
Raporda eleştirilerin özellikle Olağanüstü hal (OHAL) uygulamaları üzerinde yoğunlaştığına dikkati çeken Aktay, şu görüşlerini paylaştı:
"OHAL'i bir hukuksuzluk durumu olarak gören, hukukun rafa kaldırıldığı bir fiili durum olarak sunan terörle ilişkili bazı çevrelerden edindikleri bilgilerle oluşturdukları bir dedikodu metnine rapor adını verip dünyaya ilan ediyorlar. Türkiye'deki bütün hapishaneler şeffaf biçimde idare edilmektedir. Denetim mekanizmaları vardır. Zahmet edip yetkili mercilerden bilgi istemek yerine, terör örgütünün basın organlarından bilgi toparlayarak, Avrupa Birliği'nin saygınlığına da gölge düşürüyorlar. Raporda keşke FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin tehditlerine maruz kalabilecek bir AB ülkesinin neler yapabileceğine dair bir empati denemesi yapılsaydı."
''AVRUPA TERÖRLE MÜCADELE KONUSUNDA NE ÖNERİR?''
Daha dün bir kaymakamın, bölücü terör örgütünün hain saldırısı ile şehit edildiğini aktaran Aktay, "Avrupa'da böyle bir olay yaşansa nasıl tepki verirlerdi? Bu empatiden yola çıkarak, her gün can alan terör örgütlerine karşı ve onlara siyasi-medyatik propaganda desteği verenlere karşı nasıl mücadele edilebileceği konusunda, nasıl bir kriter ortaya konabileceği üzerine de bir iki not duymak isterdik. Yani böylesi bir tehditle karşı karşıya kaldığı varsayıldığında, Avrupa nasıl bir mücadele yolu tercih ederdi? Mesela DEAŞ'la nasıl bir mücadele yolu önerir? Aynı yolu PKK ve FETÖ ile mücadelede de önerir mi?" değerlendirmesinde bulundu.
Fransa'da uzun bir süredir Olağanüstü hal uygulandığını anımsatan Yasin Aktay, Paris'te her köşe başında ağır zırhlı araçların, sokaklarda dolaşan askerlerin bulunduğunu, yabancıların üzerinde korkunç bir baskı olduğunu, insan hakları ihlallerinin yaşandığını belirtti.
Nefrete dönüşen ön yargının, OHAL ile desteklendiğini ifade eden Aktay, bu konuda AB'nin, Fransa'ya herhangi bir uyarısının olmadığını vurguladı.
Aktay, şunları kaydetti:
"En insani mülteci dalgalarını en temel insani değerleri askıya alma, hiçe sayma pahasına, durdurma ve engelleme konusunda bin dereden su getiren AB ülkelerinin, Türkiye'ye karşı suç işlemiş olanları ülkeye kabul etme ve üstelik en üst düzeyde ağırlama konusunda sergilediği işgüzarlık, açıkça Türkiye'deki terörü desteklemenin fotoğrafını veriyor. Bu fotoğrafı da buradan biz çekiyoruz ve mültecilere karşı Avrupa'ya sadece insanlığı hatırlatmak istiyoruz. Bu fotoğraflarla fersah fersah uzağına düştüğünüz insanlık size lazım olmaz zannetmeyin. Suriyelilerden çok daha beter durumda olduğunuz, insanlığın şahit olduğu en vahşi en insanlık dışı suçları barındıran faşizm ve soykırım tecrübesinden sadece 70 yıl, Srebrenitsa üzerinden sadece 20 yıl geçti."
İlerleme Raporu'nun, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki stratejik ilişkilere zarar vermeyi amaçlayan, belli çevreler tarafından provokasyon amacıyla hazırlanmış gibi göründüğünü anlatan Aktay, böyle bir rapora, Türkiye ile AB ilişkilerine saygının ve inancın gereği olarak itibar edilmesinin söz konusu olmadığını bildirdi.