Şekil ve suretten çok mana ve sirete önem veren bir dinin mensubu olarak ya Sabır..! Çirkinlikleri yok edip güzellikleri ortaya çıkaran, gül bahçesi misali ferahlık veren, emirlerinde doğruluk, adalet, sevgi, hoşgörü olan bir dine inanan olarak ya Sabır..! Kendisine taş atanlara; beni bilmiyorlar, diyecek ve onlar içinaf dileyecek kadar geniş bir gönle sahip peygamberin ümmeti olarak ya Sabır..! Sonumuzun güzel olmasını dileyerek, Hz. Eyüp’ün sabrıyla ya Sabır..!
Burada önemli olan hususlardan bir tanesi de neslimizi nasıl yetiştirdiğimizdir. Vatanını seven, seçim yapmak zorunda kalınca doğruyu seçebilen, vicdanlı insanların çoğalması gerekiyor. Okuyanından okumayanına, çalışanından çalışmayanına kadar herkeste uğruna fedakârlık gösterebileceği bir vatan imgesi bulunması gerekiyor. Bunun oluşmasını sağlayacak olan temel etmen de eğitimdir. Gerçek manada vatan sevgisinin aşılandığı, vicdan duygusunun kazandırıldığı veya kaybettirildiği saha eğitimdir. Kim üzerinde hangi amaçla bir eğitim uygulanırsa, çıktıları da bu amaca uygun olacaktır. Bu yüzden boşluk kabul etmeyen evrende iyi yürekli insanların toplumun her katmanında bulunup etrafındaki insanlara iyiyi göstermeleri icap eder. Eğer doğruyu iyi insanlar anlatmazsa; kötüyü anlatmak için zaten kötü insanlar tetikte bekliyor olacaktır. Onlara meydanı bırakmamalı; kavgaya, dövüşe pirim vermeden seviyeli bir çizgide iyiyi anlatmalıyız. Eğer kalplere hitap edip vatan sevgisini yerleştirebilirsek zaten o kalplerde vatana düşmanlık tohumları tutmaz ve biz üzerimize düşeni layıkıyla yapıp iyilik tohumunu kalplere atabilirsek o hiç kaybolmayacak, mutlaka kendini bir yerde gösterecek ve ülke kazanacaktır. Ülkenin kıymetini bilen yiğitler bu topraklar üzerinde yaşadıkça da bunlar birer hayal olarak kalmayacak er geç gerçekleşecektir. İşte o zaman milletimiz tekrar hak ettiği konuma yükselecek, üzerine oyunlar oynanan değil, imrenilen bir millet olacaktır.