Her alanda zihinsel olarak olarak toparlanmaya ,durup neler yaptığımızı, neler yapacağımızı sorgulamaya ihtiyacımız var. O kadar hareketli bir atmosfer içinde yaşıyoruz ki,çevremizde olup bitenleri kavramakta zorluk yaşıyoruz. Zihinsel karmaşanın içinde sadece zaman tüketiyoruz. Din adamları birbirini kıyasıyaeleştiriyor, yerin dibine sokuyor. Açıkça söyleyemiyorlar belki ama cennette birbirlerine yer yok anlayışındalar. Ayrıca o kadar ayrıntı konulara dair zaman tüketiyorlar ki, sıradan bir insanın günlük yaşamındaki herhangi bir soruna, çözüm yolunda rehberlik üretemiyorlar. Adalet anlayışımızda bir gariplik var. Kanunlar birileri tarafından sapan lastiği gibi çekilip bırakılıyor. Hangi suça nasıl bir ceza var,hangi suça müeyyide yok anlamakta güçlük çekiyoruz. Canınızın, malınızın güvencesi yine kendinizsiniz. Ancak suç işlemeyi göze alarak canınızı malınızı müdafaa edebiliyorsunuz. Hukuka güvenerek hak aramak,bulmak, deniz altında inci aramaya benziyor.
Eğitimde, tam bir paran varsa dönemi yaşanıyor. Devlet okullarındaki derslik sayısının artmış olması,sınıf bazında öğrenci sayısının azalmış olması bizi yanıltıyor. Çünkü az çok gücü yeten aileler bütün imkanlarını zorlayarak mecburen,özel okullara(İlkokul,ortaokul,lise)ya da temel liselere kaçmış durumda. Gerçekten birkaç meslek haricinde iş bulmak deveye ip atlatmak kadar zor.
Çalışanların gerçekten mutlu olduğu,toplumsal üretime katkı yaptıkları kanaatine sahip oldukları iş ve kurum oranı yerlerde sürünüyor. Artı değer ortaya koyamayan her birey sadece varlığını devam ettirmek için çalışıyor.Herhangi bir kurumdaki yönetici değişikliği sirkülasyonu,işi ve sistemi olumsuz etkiliyor. Ayrıca kurum yöneticilerinin en azından ciddi bir kısmı,kurumlarına önderlik edip ileriye taşımak gibi bir hedeften çok,kendilerini bir üst kurum yöneticiliğine nasıl taşır plan ve gayreti içinde enerjisini tüketiyor. Toplumsal olarak bir sürükleniş içersindeyiz. Hangi yöne hangi hızda sürükleniyoruz ben net olarak göremiyorum.İnsanlar,hatta dostlar arasında birbirine güven duygusu o kadar azalmış durumda ki ,hiçbirimiz,hiç kimseye, hiçbir konuda kefil olabilecek durumda değiliz. Mübarek Ramazan ayında nasıl bedenimiz bir arınma dinlenme yaşıyorsa,ruhlarımızın,zihinlerimizin de bir arınmaya,dinlenmeye ihtiyacı var. Bize bir silkiniş lazım. Üstümüzdeki tüm kötü tozları çırpacak,herkesin önce kendi önündeki tozları süpüreceği,sonra da sade bir mümin gibi yolumuza devam edebileceğimiz, zihinsel toplumsal kaostan uzaklaşmaya yönelik adımlar atabileceğimiz ruhsal, zihinsel bir arınma. Hayırlı Ramazanlar.